*Gamzedeyim Deva Bulamam* Sözlerin & Notaların ahenk ile uyun içinde ki uyumu ile oluşan düşünceler etrafta görülen hayatlar derin bir nefes alırken dökülen sözler
Sözlerin bittiği noktada, doyumsuzluğun yaşandığı anlarda, bir şarkı söylerken neler olabileceğini, ne yaşayabileceğimizi tahmin edemezken… Günümüzde her şey hızla tüketiliyor, hayat hızlı bir şekilde akıp giderken insanlar az düşünmeye, az plan yapmaya ve çok hareket etmeye başlıyor. İletişim sınırlandırılıyor, insanlar birbirlerine yabancılaşırken, tanıdıklar arasında yaptıklarımız giderek daha görünmez hale gelirken, tanımadıklarımıza yardım etmeye, onların hayatlarını, yollarını iyileştirmeye çalışırken bir şeylerin eksik olduğunu ve anlamsızlaştığını hissediyoruz.
İyilik yaparken bu iyiliği o an için mi, yoksa ileriyi görerek mi yapıyoruz? Ne için yapıyoruz, ne amaçla, ne kadar doğru adımlar atıyoruz? Bunları asla bilemiyoruz. Ancak kafalarımızda her zaman çözülmeyen bir problem var. Hayat, artık dizilerde ve filmlerdeki sahneler gibi yaşanıyor. Bir şarkının notalarında, bir melodinin içinde mutluluğumuzu, hüznümüzü görebiliyoruz. Saçma şeyler o kadar hızlı bir ivmeyle gelişiyor ve büyürken, mantıklı şeylerin neden bu kadar zorlu mücadeleler içinde geçmesi gerektiğini sorguluyoruz.
Artık mantık çerçevesinde değil, saçmalıkları anlam kazandırarak hayatı yaşar olduk. İdol haline gelen şeyler, ne çareye ne de sorunlara çözüm oldu. Hayat, bazen başkalarının hayatında, bazen de kendi hayatımızda, yaptıklarımızla veya yapılanlarla sadece nokta veya virgül olmaktan ibaret. Kimisi için figür, kimisi için başrol olduk. Seçimlerimizle değil, atılan adımlar arasında yolumuz kesiştiğinde, bir bakmışsınız Avrupa ile Anadolu’nun ortasında bir araya geliyorsunuz. O köprüden geçerken her şeyi unutuyorsunuz: ne yaptıklarınızı, ne yapacaklarınızı… Sadece olanı izliyorsunuz.
Bazen 2+2=4 olsa da 4 etmiyor. Yapılmak istenen iyilikler doğru olsa da, doğru zamanda dahi olsanız, bazen tek yanlış şey zaman olur. Yanlış zaman, doğruyla ilerlerken, yapılan iyilikler sadece tek bir şeyle sıfırlanabilir: zamanın yanlışlığı. Tüm yapılan şeyler, aslında ne yapmak istediklerimizi değil, bazen kesiştiğimiz yerin doğru mu yanlış olduğunu sorgulamamıza neden oluyor. Ne olacağını bilmeden, düşünmeden adımlar atarken, görmek, tahmin etmek ya da anlamak imkansız. O yabancı, bazen kendi içimizdeki bir parçadır. İşte biz buna hayat diyoruz.
Hayat, yapılması gereken yardımları, ne kadar olursa olsun, nasıl yapmamız gerektiğini öğretir. Bir sesin, bir bakışın büyüttüğü şeyler, tek bir cümleyle ya da sessiz çığlıklarla sona erer. "Ben ne yaptım?" mı demeliyiz, yoksa "Doğru olan neydi?" mi? veya ' neden ? Hayat bazen sorunları ayrıştırırken içimizi bir balon gibi şişirir, uzaklara dalmamıza, sadece o bankta oturup hayalini kurduğumuz ütopik dünyayı düşünmemize neden olur. Geçmişle şimdi arasında kalır, o anı düşünerek zaman geçer. Gelecek zamanın, durumunu fark etmeyen veya düşünmeyen hayatlar, konuşmalar anlamsız kılar. Bir bakışta, gözlerde fırtınaların kopuşunu, tüm badirelere rağmen "oh" demek isterken, sessizlik içinde, adeta bir yemin edercesine, öyle bir haykırış yükselir ki, dünya titrer. Melekler, etrafına sessiz çığlıkları toplamış, nefes alışın içindeki ateşin sıcağını hissettirir. O an, ne yapacağını bilmeden, gözlerde kaybolan yıldızlar bir kara deliğe dönüşür. O kara delikte, bakışlar beni yutmuştu. Saatlerce bakıştık. O sessiz geçen saatlerde, hayatın en uzun acıklı konuşmasını yapmıştık.
Zaman, o kadar hızlı geçiyor ya da hiç yaşanmamış gibi hissediyorsunuz. İşte tam da o an, zamanı kontrol etmeyi, o anı sarmayı o kadar çok istersiniz ki, tüm amaçlarınız, hedefleriniz tek bir kilit noktasında toplanır. Hayat dediğimiz şey, ben, sen, o, biz, siz, onlardan ibaret; kişiler gelip geçer, tıpkı kum taneleri gibi, zaman akıp giderken, zihnimize hapsolmuş bir şekilde yaşarız. Bir bakarsınız 60 yaşındasınız. Ve o 8 saniye… Hayatınızı değiştiren o 8 saniye… Sadece 8 saniye ile başlayan büyük bir serüvenin, 8 saniyede sonlandığını fark edersiniz. Anladık mı? Hayır. Yaşayabildik mi? Hayır. Peki, o 8 saniye neden çıktı karşıma? O 8 saniye, hayatımı elimden alan, unutamadığım o 8 saniye…
Zaman döngüsünde, tek hatırladığım şey dinlediğim şarkı oldu: "Gamzedeyim Deva Bulmam." Hikayeler zorlu olsa da, hayat anlaşılmayacak kadar hızlı. Dostlar, belki yazdıklarım size anlamsız veya saçma gelecek. Ancak unutmayın, herkes hayatındaki O 8 saniyeden ibarettir. İyiler unutulsa da geçen 8 saniye hep hatırlanır. Kendinizi ve sevdiklerinizi hatırlayın, 8 saniyeyi, sonsuzluğu unutulmaz kılın. Bir tebessüm edin, kendinizi mutlu edin.