Filozofu bir düşünce sistemi kuran diye alırsak Montaigne gerçekten Descartes, Hegel, Kant, Comte gibi filozofların yanına girmez, kendi de zaten bu beraberliğe razı olmaz. Montaigne'nin sistemi olsa olsa hiçbir sisteme girmeden düşünme yoludur. Ona göre insan düşüncesi sistemleri kırarak gelişir, çünkü hiçbir sistem hayatı ve insanı bütün zenginliğiyle kucaklayamaz.
(önsöz 3)
Ruhum bir yerde durabilseydi, kendimi denemekle kalmaz, bir karara varırdım: Ruhum sürekli bir arayış ve oluş içinde.
(sayfa 1 - Denemelerin Konusu)
Anlattığım hayat basit ve gösterişsiz; zararı yok. Bütün ahlak felsefesi alelade ve kendi halinde bir hayata da girebilir, daha zengin, gösterişli bir hayata da: Her insanda, insanlığın bütün halleri vardır.
(sayfa 4 - Denemelerin Konusu)
İnsanın kendini anlatmasından daha zor ve daha yararlı hiçbir şey yoktur.
(sayfa 6 - Kendimizi Anlatmak)
Bence insan ne olduğunu bilmekte dikkatli olmalı; iyi tarafını da, kötü tarafını da aynı titizlikte ortaya çıkarmalıdır.
(sayfa 7 - Kendimizi Anlatmak)
Eğer ben kendimi iyi ve olgun görseydim, bunu bağıra bağıra söylerdim. Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.
(sayfa 6 - Kendimizi Anlatmak)
Kendini olduğundan fazla göstermek de, çok defa gururdan değil budalalıktandır.
(sayfa 8 - Kendimizi Anlatmak)
Bu adamlar öyle sanıyor ki insanın kendi üzerinde durması, kendinden hoşlanması, hep kendisiyle uğraşması kendine fazla düşkün olması demektir. Oysa ki aşırı benciller, kendilerini pek üstünkörü bilenler, kendilerinden önce işlerine bakanlardır. Onlara göre kendi kendiyle baş başa kalmak, sırtüstü yatıp vakit öldürmektir; ruhunu zenginleştirmeye, kendini adam etmeye çalışmak boş hayaller kurmaktır. Sanki kendimiz bizden ayrı, bize yabancı birisiymiş gibi.
(sayfa 8 - Kendimizi Anlatmak)
Bize yaşamayı hayat geçtikten sonra öğretiyorlar.
(sayfa 13 - Hayat ve Felsefe)
Felsefenin insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır.
(sayfa 13 - Hayat ve Felsefe)
Şu muhakkak ki çocuğa kendiliğinden hiçbir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz.
(sayfa 15 - Bilgi ve Düşünce)
Ezber bilmek, bilmek değildir; hafızamıza emanet edilen her şeyi saklamaktır. İnsan, kendiliğinden bildiği her şeyi ustasına bakmadan, kitaptaki yerini aramadan, istediği gibi kullanılır. Tamamıyla kitaptan bir bilgi ne sıkıcı bilgidir!
(sayfa 15 - Bilgi ve Düşünce)
Tabiat bir ana gibi davranmış bize: İstemiş ki ihtiyaçlarımızı gidermek zevkli bir iş de olsun üstelik: Aklımızın istediği şey, iştahımızın da aradığı şey olsun: Onun kurallarını bozmaya hakkımız yok.
(Yaşamak ve Çalışmak)
En büyük, en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Geri kalan her şey, başa geçmek, para yapmak, binalar kurmak, nihayet ufak tefek eklentiler, yollardır.
(Yaşamak ve Çalışmak)
Güzellik, insanlar arasında çok tutulan bir şeydir. Aramızda ilk anlaşma onunla başlar. İnsan ne kadar vahşi, ne kadar kötü yaradılışlı olursa olsun onun büyüsüne kapılmaktan kendini alamaz.
(Ruh ve Beden)
Kendini beğenmek insanın özünde, yaradılışında olan bir hastalıktır. İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır; öyleyken en mağrur da odur.
(İnsan ve Ötesi)
Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı kanunun ve aynı kaderin buyruğundadır.
(İnsan ve Ötesi)
Bazı ayrılıklar, seviyeler ve dereceler vardır; ama her şeyde aynı doğanın yüzü görülür.
(İnsan ve Ötesi)
Kitapları bir yana bırakır da dobra dobra konuşursak, aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir gibi geliyor bana. Venüs'ün bize verdiği şey nihayet bir boşalma hazzı değil mi?
(Aşk Üstüne)
Sokrates'e göre aşk, güzelliğin aracıyla çoğalma arzusudur.
(Aşk Üstüne)
Türlü milletlerin dinlerinde vardıkları, kurban, mum yakma, oruç, adak gibi ortak taraflardan biri de cinsel arzunun kötülenmesidir. Onun bir cezalanması demek olan sünnet bir yana, bütün kanılar bu konuda birleşir. Hoş bir bakıma insan denilen bu budala varlığı yaratma işini ayıplamakta, bu ise yarayan taraflarımızdan utanmakta pek de haksız değiliz ya...
(Aşk Üstüne)
İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeğe hep koşa koşa gideriz. İnsanı öldürmek için gün ışığında geniş meydanlar ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz. İnsanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. Biri günah, öteki sevaptır.
(Aşk Üstüne)
Şu insan ne korkunç bir hayvan ki, kendi kendinden bu kadar iğreniyor, kendi zevklerini başının belası sayıyor.
(Aşk Üstüne)
Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeğe özeniyorsun.
(Aşk Üstüne)
Sen tut, tabiatın şaşmaz, hiçbir yerde şaşmaz, hiçbir yerde değişmez kanunlarını hor gör, sonra o senin yaptığın, bir taraflı, acayip münasebetsiz kanunlara uymaya çabala. Üstelik bu kanunlar ne kadar özel, dar, dayanaksız, gerçeğe aykırı olursa gayretlerin de o ölçüde artıyor senin.
(Aşk Üstüne)
Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır.
(Dostluk)
Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış, kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben, ben de bendim.
(Dostluk)
Bana en büyük iyiliği kendine iyilik ettiği zaman etmiş olur. Bir yere gitmek ona hoş geliyor yahut bir işine yarıyorsa, uzakta olması bana yanımda olmasından daha tatlı gelir. Kaldı ki haberleşmek mümkün oldukça insan ayrı düşmüş de sayılmaz.
(Dostluk Bağları)
Bir aileyi idare etmek bir devleti idare etmekten hiç de kolay değildir.
(Yalnızlık)
Memleket değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.
(Yalnızlık)
Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka yere gitmekle iş bitmez: İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden kurtarmamız gerek.
(Yalnızlık)
Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil.
(Yalnızlık)
Bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez: Değişiklik hep kötülüğe ve zorbalığa yol açar.
(Devrim)
Dünyanın birden düzeleceği yoktur; ama insan kendini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister.
(Devrim)
Dünyanın birden düzeleceği yoktur; ama insan kendini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister.
(İnsan Tabiatı)
Kavuşabildiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle ,üzüntülerle karışıktır.
(İnsan Tabiatı)
İşte eğlence, keyifle sıkıntı birbirinden çok ayrı oldukları halde, gizli birtakım ilintilerle kendiliklerinden birleşebiliyorlar.
(İnsan Tabiatı)
Adaletin kanunlarında bile mutlaka adaletsiz bir taraf vardır. Platon diyor ki, kanunların bütün ezici ve üzücü taraflarını atmaya kalkanlar yedi başlı ejderhanın başlarını kesmeye yelteniyorlar.
(İnsan Tabiatı)
Adaletin kanunlarında bile mutlaka adaletsiz bir taraf vardır. Platon diyor ki, kanunların bütün ezici ve üzücü taraflarını atmaya kalkanlar yedi başlı ejderhanın başlarını kesmeye yelteniyorlar.
(İnsan Tabiatı)
Örnek olsun diye verilen her cezada kamunun yararına ve bireyin zararına bir adaletsizlik vardır.
(İnsan Tabiatı)
Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.
(Ün)
Ufacık bir toprak davası için halkın içinden on beş kişi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en ehemmiyetli davamızı tutup bilgisizliğin, adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl karı mıdır?
(Ün)
İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamalı.
(Doğaya Uyma)
Hiç kimse vaktinden önce ölmüş sayılmaz; çünkü sizden arda kalan zaman da, sizden önceki zaman gibi sizin değildir: Ondan da bir şey kaybetmiş olmuyorsunuz.
(Ölüm)
Hayatınız nerede biterse, orada tamam olmuştur. Hayatın değeri uzun yaşamasında değil, iyi yaşamasındadır.
(Ölüm)
Kötü bir kralı, bize iyilik ettiği için hayırla anarsak, büyük bir doğruluğun zararına küçük bir doğruluğa hizmet etmiş oluruz.
(Yaşayan Ölüler)
Kendi aklımı beğenmekle her insanın, her gün yaptığını yapmış oluyorum. Kim kendini akılsız sayabilir? İnsanın kendini akılsız sayması mantıkça da mümkün değildir.
(İnsan ve Akıl)
Ben düşüncelerimin doğru olduğunu sanıyorum: Ama öyle sanmayan kim var? Aklımın sakat olmadığına benim bulduğum en iyi yanıt kendime değer verişimdir.
(İnsan ve Akıl)
Bütün toptancı yargılar çürük ve tehlikelidir.
Bilmek ve bilmemek nedir? Öğrenimin amacı ne olmalıdır? Mertlik, tokgözlülük ve doğruluk nedir? İyiye özenmeyle açgözlülük, krala bağlılıkla kölelik, hür yaşamakla keyfine göre yaşamak arasında ne farklar vardır? Gerçek ve sağlam bir mutluluk nasıl olur? Ölümden, acıdan ve ayıptan ne zaman korkulmaz?
(Hayat ve Bilim)
Çocuğa, daha akıllı ve daha iyi olmasına yarayacak şeyleri öğrettikten sonra mantığın, fiziğin, geometrinin ne olduğunu anlatırız. Böylece kafası işlemeye başladıktan sonra seçeceği bilimin kolayca hakkından gelir.
(Hayat ve Bilim)
Her inanç kendini can pahasına benimsetecek kadar güçlü olabiliyor.
(Babalar ve Çocuklar)
Derler ki bilge yaşayabildiği kadar değil, yaşaması gerektiği kadar yaşar. Şunu da derler ki, doğanın en başta gelen ve halimizden yakınmayı gereksiz kalan lütfu bizi dünyadan göçmekte özgür bırakmasıdır.
(Ölmek Özgürlüğü)
Yaşamak için toprağımız olmayabilir, ama ölmek için toprak bulunur nasıl olsa...
(Ölmek Özgürlüğü)
Vicdanımız bizi günah işlemeye, isteklerimiz azaldığı için değil, akılımızın gereklerine uyarak zorlamalıdır.
(Ölmek Özgürlüğü)
Tanrı vere de hastalığın şiddeti gücümü aşıp bana ölümü sevdirip arzulatmasa; çünkü bu da ölümden korkmak kadar fena bir şeydir: Bunlardan ikisi de kaçınılacak hallerdir; ama birincisinden kaçınmak çok daha kolaydır.
(Hastalık)
Yaşamımızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.
(Üç Büyük Adam)
İnsanın en kötü hali kendini bilmez ve yönetmez olduğu zamandır.
(Dünyanın Bize Göreliği)
Öfke ve kin doğruluğun sınırları dışındadır: bu tutkular yalnız işlerine akıllarıyla bağlanamayan insanların işine yarar.
(İnsanlar Arasında)
Öyle gayretli kimseler vardır ki bütün arzuları aslında insanlara kötülük ve eziyet etmektir. Onları coşturan hizmet ettikleri erek değil, çıkarlarıdır. Savaşı haklı olduğu için değil, sadece savaş olduğu için kızıştırırlar.
(İnsanlar Arasında)
Kedimle oynadığım zaman, kimbilir, belki benim onunla oyalandığımdan çok o benimle oyalanıyor.
Bir devlette her şeyin çocuk eğitimine bağlı olduğunu kim bilmez? Ama yine de çocukları hiç düşünmeden, ne kadar deli ve kötü olursa olsunlar, ana babalarının keyfine bırakırız.
(Öfke Üstüne)
Çünkü onları, komedya oyuncuları gibi, sahnede bir duka, bir imparator rolünde görürsünüz; hemen ardından bakarsanız uşak ya da aşağılık birer hırsız oluvermişler, asıl kişilikleri de buymuş meğer!
(Aramızdaki Eşitsizlik)
Dostluk kavgacı olmadı mı, sağlam ve cömert de değildir. Nazlı, yapmacık bir hava, birini kırma korkusu dostluğa rahat nefes aldırmaz...
(Doğruluk Kaygısı)
Memleketimde kargaşalıklara sebep olan bir partiye kızıyorum; hele bu parti başa geçip, her şeyi elde edince öfkem büsbütün artıyor; çok defa bir partiye ezilmiş, gadir görmüş olduğu için bağlanmışımdır.
(Eğitim ve Halk)
Kendim nasılsam başkasını ona göre değerlendirmek hatasına düşmem çokları gibi. Buna aykırı düşen şeylere kolayca inanırım. Kendimi bağlı hissettiğim bir biçime başkalarını zorlamam herkes gibi. Bambaşka bin türlü yaşama biçimi olabileceğine inanır, akıl erdirebilirim. Çoklarının, tersine de, aramızdaki ayrılığı benzerlikten daha kolay kabul ederim. Başkasının benim hallerimden ve ilkelerimden dilediği kadar uzak kalmasını hoş görürüm.
(Herkesin Değeri Kendine Göre)
Herkesi düpedüz ve bağımsız olarak kendi kişiliğiyle görür, kendi örneği içinde değerlendiririm.
(Herkesin Değeri Kendine Göre)
Şaşma bütün filozofinin temeli, soruşturma gelişmesi, bilgisizlik son aşamasıdır.
(Bilmediğini Söyleyebilme)
Ruhun değeri yükseklere çıkmasında değil, düzenli olmasındadır.
(Büyüklük ve İnsancılık)
Öyle bilimler var ki kafamızı besleyecek yerde engel ve yük oluyorlar bize, öyleleri de var ki iyileştirecek yerde öldürüyorlar bizi.
(Kendi Zenginliğimiz)
Halkı bir tek insan, bir tek insanı bütün halk gibi gör.
Çoğu zaman ölüme hazırlanma ölümün kendisinden daha fazla azap vermiştir insana.
(Ölüme Hazırlanma)
Bana sorarsanız, ölüm yaşamın ucudur, ama amacı değil; sonu, bitimidir, ama konusu değil.
(Ölüme Hazırlanma)
Ölüm düşüncesinin acılığı bizim onu kurcalamamızdan geliyor.
(Ölüme Hazırlanma)
Mirza Şamil Sözal
2023-11-28T22:48:45+03:00Kıymetli bir paylaşı olmuş, teşekkürler..