Ben hep derin sularda olacağım. Sırf yalnız kalmamak için kıyılara yüzmeyeceğim. Ya da biri beni bulsun diye beklemeyeceğim. Belki çok sıkıcı olacak yalnızlık. Olsun, günbatımını izlerim suya uzanıp. Tenimdeki tuzun kuruyuşunu hissederim. Kavrulan derime suyu bahşederim. Ama bekleyemem artık birinin beni bulmasını. Buralar çok derin. Buralar benim sularım. Derin, depderin ama benim. Kendime söz verdim, daha azıyla yetinmeyeceğim. Dubalara kadar yüzebilenleri beklemeyeceğim. Cesareti olmayana güven vermeyeceğim. Sevilmeyi hak ediyorsun Kübra'cığım. Ve kırıntılar seni doyurmaz.
Kendimle çok zaman geçiriyorum bu ara. Zihnimde bir temaşa. Tabi kolay olmuyor halinden anlaması. Hangi yaşımı kucaklıyorum? Hangi yaşımın başını okşuyorum bilmiyorum. Kavga da ediyorum. Sürekli sen sus, hayır sen sus diyen seslerin arasında kalabalıktan uzaklaşıyorum. Kaçmamaya söz verdim kendimden. Bu defa sorunlu yanımı kucaklayacağım. Ve kimsenin kollarına bırakmayacağım onu. Bir vazo gibi günden güne amaçsızlaşmasına ve görmezden gelinmesine izin vermeyeceğim. Ama korkuyorum ilişkilerden... Konuşmaktan, anlaşılmamaktan, duyulur gibi olup aslında dinlenmemekten. Kucak açtığımda samimiyetsiz sarılmalardan. Tebessümümün samimiyetsiz dudaklara temasından. Korkuyorum şimdi içimdeki çocuğu duydukça her kalp atışından. Aşabilir miyiz bunları be Kübra'cığım? Şimdi kaç yaşımdasın? Hangi yaramı sarıyoruz bugün? Bilmiyorum. Ama ben başını okşuyorum. Yanındayım. Seni duyuyorum. İstediğin kadar yüzebilirsin. Ben seni kolluyorum.