Her şeyi biliyorum, bana sakın yalan söylemeyin!
Yalancı gözyaşlarınız ıslatabilir mi kuru ekmeğimi?
Gözlerimin içine baka baka yalan söylüyorsunuz bana
Gözlerimdeki yansımanız da mı tokat gibi inmiyor kalın ensenize?
Kendinizi görmüyor musunuz titreyen göz bebeğimde?
Yalanınıza dolanınıza ve olmayan gururunuza tüküreyim!
Sonra da ekmeğimi banarım belki, ıslak yağmurlarla yumuşamış ekmeğimi
Nefret doluyorum ben, tepeden tırnağa nefret!
Sonra hemen silkiniyorum çünkü hiçliğim geliyor aklıma
Celladının şakasına gülen bir mahkum gibi son şansımı deniyorum
Ve soruyorum, aslında sormaktan ziyade yalvarıyorum:
Hiç mi dönmeyecek bu umutsuz devran?
Dönecek diyorsunuz, en azından hep öyle olmuş
Yalanlarınız devranı değil başımı döndürüyor
Beni sersemletiyor ve küçülüyorum, bu yok olmaktan da kötü
Bengi Yıldırım