gülünç bir gövdeydi zaman
bin asırlık ağacın içinde kayboldu
nereye koydularsa çarmıha gerilmiş gibiydi
hiç akmasın diye suya ninniler söylerdim
zamanla pervasız yarışa katılırdı
sokağın tenhalığına ayaklarımı vura vura
kaçıp sana geldiğim akşamları sek içesim gelirdi
ananemin eteklerine saklanırdım yaklaştıkça
sudan da hızlıydı zaman
bir kere sevmiş bulundum
anadan üryandı söyleşmeler
oturur su gibi akan zamanda güzel günleri beklerdik
beyaz ellerinden tutup güzel günlere gidesim gelirdi
o saatten sonra tüm goncalar gülerdi
ruhumuza hep ağlamak gelirdi
göz pınarlarımıza kadar gelir geri kaçardı
senin güzel memleketinin dağlarında bir türkü tuttururduk
sabaha kadar yanar dururduk
dünyalar içimde sabahlara kadar sohbet ederdi
her çığlığımda bir ocakta çay demlenirdi
çocuk kalmışlığımızı sırtımda bir yük edinirdim
iki dünya arasında kovalamaca oynardık
Mert Hüdai Kayadibi
2020-04-25T05:16:54+03:00Çok güzel yazmışsınız tebrikler