Issız bir nehir kenarında bıraktı C ruhunu 

Yapraklar döküldükçe topluyor yerden 

Ellerini tutuyor çocukların okul yolunda 

Belirsiz kahırları bekliyor uyanıp erkenden

Parlayan yıldızlar en büyük öfkesi 

C parlayan yıldızlardan daha parlaktı

Şifa verirdi dokunduğuna 

Mesih tanırdı C’yi gelecekten 

İstihracnamelerde adı geçmezdi elbette 

Kozmik sırları hiç mi hiç bilmezdi 

Göz alıcı güzelliklerle doluydu C,

Gülmeyi pek severdi koca gözleri 


Ne olduysa oldu C için 

Yakasına kötü pirinçler gibi yapıştı uğursuzluklar

Çiçeği yoktu bu kötülüklerin 

Baudelaire’yi gördü bir gün rüyasında 

Utanmadan çevirip yolundan sarstı şairi

Utanmadan dediysem lafın gelişi elbet 

C sarsamaz kimseyi korkar yüksek sesten 

Devam etti yürümeye keskin ayazda

Rüyalar tersine çıkardı oysa düzlükteydi sanki 

Kolunu sıkıverdi tırnaklarıyla 

Ürperti duy be Etzel misin kork artık!


Kişisel bir mevzu bu karışmayayım daha fazla

İlerle yolunda C, 

Bastır psikolojik gürültülerini bakalım

“Bastırdım.” dedi bir ses ardımdan

İşte yüzleştik kendisiyle 

Birimiz zırhıyla birimiz tüm çıplaklığıyla burada

Uğurlamak istedim C’yi 

Fakat kaçamadım kendimden 

Kendimden hızlı koşuyorum sanmıştım 

O da geliyormuş olanca hızıyla arkamdan 

Bu kez kolumdan tutup çevirdi beni acımadan

Yüzünde koca bir gülümseme belirdi

Nerede görsem tanırım onu artık

Şifa olmuş birisine ve şifa olmuş birisi 

Silinmişti o sonsuz kahrın çizgileri yüzünden 

Ne mi oldu C’nin son cümlesi?

“Az sonra kalkacak eski bir trenin önünde öptük birbirimizi.”