“Sayın yargıç, değerli mahkeme üyeleri ve sevgili halk,

Şunu belirtmeliyim ki; Burada hepiniz beni suçlu ilan etmek üzere toplanmışsınız, değil mi? Bana dün akşam 19:05 sularında kendimi savunmam gerektiği söylendi ve ben de bu yüzden burada bulunuyorum. Savunmamı yaparken sadece suçlu olup olmadığımı değil sizlere yaşadığım hayatı ve baktığım pencereden dünyayı anlatmak isterim. Bu söyleyeceklerime kulak verin lütfen. Dikkatle dinleyin.

Her şeyin bir başlangıcı vardır ama hiçbir şeyin sonu da olmadığı gibi başlangıcı da gerçekte yoktur. İnsan olarak, bir bilim insanı olarak, ölümü ve ölümlü olmanın getirdiği korkuyu hayatımda hep hissettim. Amacım bilimin gücüyle yalnızca insanlığın yaşamını yetiştirmek, varolmanın acısı dışındaki tüm acı ve acı türevlerini sona erdirmekti. Bunların neticesi benim için ölümün soğuk ve acımasız yüzünü deforme etmek, hayatın içinde kamufle olmakla eşdeğerdi. Bunu yaşam süresini uzatarak yapabilecegimi düşündüm ve insanlara yaşanacak daha fazla zaman vermek istedim. Çünkü yaşam bir armağandır ve ben o armağanı çoğaltmak istedim. Fakat bilemedim. Hesaba katmadığım bir problem meydana geldi. Çözümü olmayan. Bir şey kaybettim. Kaybetmem gereken tek şeyi; kendimi.

Saatlerce, sabahlara kadar laboratuvarımda yalnız başıma yıllarca çalıştım. Bu noktaya tırnaklarımla, uykusuz gecelerimle geldim. İlk ne zaman kaybolduğunu bilmiyorum, doğrusu fark etmedim. Ancak işlediğim formülleri birer ölüm aracı haline getirdiğim ilk anı hatırlıyorum. Elbette iksirimi ilk başta öldürmek için tasarlamamıştım. Başlangıçta sadece bir çözüm arıyordum. Çünkü bunu denemek, hatta başarmak, insanlığa yeni bir kapı açmaktı. Çünkü bunu benim dışımda kimse başaramazdı. Kimse hayatla ölüm arasındaki bu perdeyi açamazdı. İnsanlar bir hapla, bir ilaçla ölümü kabul ederken ben onlara alternatif sundum. Bu iksir, benim bulduğum iksir, sadece bir ölüm aracı değil, bir yaşam, yeniden doğuş aracı. Ama bir adam, bir kadının, bir çocuğun… hayatta ne zaman olması ve olmaması gerektiğini ben belirlerim çünkü. Ben! İlk başta, uzun yıllar boyunca her sabah uyanıp “Neden?” diye düşünürken bir noktada ölümün gerçek bir çözümü olabileceğini gördüm. Her şeyin sonu, son olan sonunda benim kontrolümde, iksirimde…

Bu anlattıklarım anlayamazsınız. Açıklamaya kalkamazsınız. Kimse anlayamaz. Önce ölümü durdurmaya çalıştım. Hayatımı bunu adadığımı sandım. Sonra iksir sayesinde onu yönlendirmeye öğrendim. Şimdi bana suçlu diyorsunuz ama her suçun altında saklı bir neden vardır. İftihar ederim ki; benim nedenim en büyük gerçekliğe sahip. Bunu ben yaptım, evet. Ama kendim için değil. Şimdi kendinize sormanızı istiyorum. Bu iksiri yapmış olmak gerçekten bir suç mudur? ‘’’


-Dr. Hope