İnsan pazarı ve cesetlerle dolu otoban,
Var mı zamana karşı, savaşı kazanan?
Bu koşturmaca için mevcut gırla çaresizlik,
Gündüz antidepresan almış gibi bir halsizlik.
Oysa gece daha fazla işlek otobana döner zihin.
İki şeritli yol dört şerite çıkar.
Vızır vızır arabalar geçer.
Sanki bir yangın var,
Bu yangının yeri zihnindeki evin.
İsa doğar, Meryem hâliyle ruhaniyeti gecenin,
İçinde yaşanmamış ve yaşanmayacak olan hecelerin,
Hepsinde kilometreleri çiğneyen metal canavarlar,
Alıp götürür hepsi, hepsinde benden parçalar!
Toz toprak birikintilerinden,
Asfalt çatlaklarına dolup taşan irinler,
Damarlardan sızıp ruhlara kendilerini zerk ederler.
İnsan cehennemi içerisinde,
İnsandan zebanilerle baş başayım.
Sınırları belli olmayan bir kuvveti,
Betimlemekle uğraşırken çürüyüp gidiyorum kendi yitikliğimde.
Bu kalabalık hengame ortasında,
Tek başıma gidiyorum yaşamla ölüm arasında.
Yol arkadaşlarımın bir süre sonra ineceğini de biliyorum.
Herkesin hikayesinde en sevdiği cümleler de biter, biter elbet biliyorum.
Bu birinin alelade memnuniyeti değildi.
Ölümün vuku bulması ya da,
Yaratıcı buyruğu gibi zorunlu bir eylemdi.
Gidişler otogar terminalini anımsatıyor.
Yalnızlık hastane duvarları gibi kokuyor.
Ve özlem, gelmeyecek birini beklemek kadar acı veriyor.
Konuşacak bir şey de kalmadı.
Konuşunca da değişmeyecek bazı şeylerin adı.
Suskunluğun içine gizlenmiş onca kelime, Sığdırılmış ve bastırılmış bavul misali taşıyor hisleri.
Yoğun duygular asit yağmurları gibi yağıyor.
Özel coğrafyalarda açan güzel bitkileri eritiyor.
Nesli tükenmekte olan bir hayvan feryadını, Duymamak için kapatmış insanlar kulaklarını.
Kayıtsızlığa bir sebep sunmak için ortak bir cümle çıkıyor.
"Kader! Elden bir şey gelmiyor."
Otopsi yapıldı geleceğime ama,
Merhametin zerresine rastlanılmadı.
Artık içimde duygu barındırmayan tabelalar,
İnfilak etmiş anılar ve patlamış duvarlar var.
Oraya buraya saçılan anı zerrecikleri, DNA'lardan eşgaller belirleniyor.
Meğer kimler kimler varmış,
Hayatımın üzerinde parmak izlerine sahip.
Bileşke kuvvet insan dünyalarında,
Hayal kırıklıklarından,
Terk etme eylemlerinden,
Koşa koşa yedi kere tavaf ettim dünyayı.
Yine de kaçamadım.
Benim de hızım bir yere kadardı.
Benden hızlı şeyler de vardı.
Ölüm vardı, ayrılık vardı,
Terk etme eylemleri vardı.
Yarış atları bile bu yarışı kazanamazdı.
Bir köşede toz tutmuş evin gizli tarafıyım. Misafirlerin hiç görmediği tarafım.
O yüzdendir kimse benimle bu kadar ilgilenmedi.
Şikayet etmedim diye şikayetim yok sanıldı.
Mahkemede boyca delillerle,
Hayata olan küskünlüğüm sergilenirken,
Suç üstü yakaladıklarım bile beraat ettirdi.
Kendi vicdanlarını kendi gönüllerinde.