Bana bir eğreti yüz verin,

Hemen tanıyayım onu.

Çünkü ben de ödünç almayı severim…

Farklı kimliklerden kendime süs yapmayı,

Her birimizin sakladığı bir yanını

Diğerinde aramaya çalışmasını.


Düğün ve cenaze!

İkisi de aykırıdır bana biraz.

Hayatın pamuk ipliğiyle, 

Her şeyi dikmeye çalışan bir terzi gibiyim.

Dikiş tutmaz yaşantım,

Yol bilmez ayaklarım.

Bir sırım, bir sırım,

Dünden bu yana.


İki insan tanıdım otogarda.

Ben ayrılıkları ve vedaları severdim.

Bir daha kavuşamayacak olanlardan

Ya da mesafeyle yitecek olan sevgilerden haz alırdı kalemim.

Ancak bu sefer sıyrıldım.

İki insan tanıdım,

Birinin düğünü diğerinin cenazesi vardı.

Bu hissin tadını aldım,

Kendimi bulmaya çalışırken

Dün damarlarımdaki kanı bügün taşımadığımın.


Eski masumiyetimin de izleri kalmamış,

İnsanların yok ettiği…

İnsanoğlu her şeyi tarumar etmez mi zaten?

Ama ben kökünden kopacak bir bitki değildim ki,

Nasıl oldu da köklerimden oldum,

Bir daha yaşayamamak üzere!

Bilmediğim coğrafyaları keşfetme arzumdan

Kaybolunca çığlıklar yağdı üzerime.