Dün her ne olduysa bitti,

Gittiler birer birer İskenderiye Kütüphanesinin tozlu raflarına.

Sahi yakalım mı tüm dünleri tek seferde,

Ya yeniden başlayalım duygu karmaşasına

Ya da kabul edip kucaklayalım, daha bilgili insanlar olarak yarınları.

Hep de bu, yarınlar da yarınlar

Bok mu var bu yarınlarda?

Ben sayayım kendimce yarınları, 

Yine bu sessiz karanlıkta gökyüzüne,

Haykırayım umutlarımı, kabul edebilecek tüm o özgür ruhlara.

Belki de haykırdıkça özgürleşir

Özgürleştikçe bütünleşebilir tüm ruhlar bir arada.

Sen, ben, o, bu, yolundan biz olabilme yoluna

Umut kokulu, yaz esintili bahçeler kuralım,

Uzayın kendimize ait karanlık taraflarında.

Aydınlatalım tüm o karanlığı kendi ışığımızla.

Öyle bir aydınlatalım ki karanlığı,

Yarınlarda umutsuzluk hüküm sürerse şayet, o ışık kalsın devamlı civarlarda,

Ya da gerçek dünyaya dönüp yeniden hatırlayalım,

Çiçeklerin, ağaçların ve rüzgarın kokusunu

Kışlar geldiğinde yere yatıp el ele kelebek yapalım mesela

Ya da çocukluk neşemize sarılıp saklambaç oynayalım mesela 

Ama diğerlerini bulan üzülmesin asla

Yine sarılalım birbirimize ceza da olsa

Acı da olsa nefret de olsa aşk da olsa umut da olsa 

Sarılalım her zaman düne bugüne ve yarına.