Sıradanlaştırdığımız her eylemi hissederek yapmaya başlayın. Sahilde ayaklarınıza vurup kaçan o dalgayı görmezlikten gelmeyi bırakın. Durun, su damlacıklarına daha yakından bakın, hissedin!
Yanından koşarak geçtiğiniz, o yeni çiçek açmış ağacın dallarına daha yakından bakın. Renklerin mucizevi uyumuna, dokusunun güzelliğine tanıklık edin.
Bir hayvanı sevdiğiniz zaman öyle gelişigüzel değil; gözlerinin içine bakarak, ondaki o duygu değişimini hissederek sevin.
Arabada yolculuk yaparken artık o camını aç, izin ver dağılsın saçların, kapansın gözlerin. Rüzgarın her bir hücrene nüfuz ettiğini hisset!
Bir sorunu çözdüğün zaman hemen yeni bir soruna odaklanma. Önce omuzlarındaki o hafiflemeyi hisset, derin bir nefes al, bak gör o nefesin hissiyatı nasıl bambaşka.
Sevdiğiniz insanları öyle özensiz, dikkatsiz sevmeyin. Gözlerinizi kapattığınız an, yüzünün her bir hattını hatırlayabilecek kadar özenle; durun, bakın, hissedin.
Mucizelere tanıklık etmeyen gözler ne kadar gülebilir?
Bu hayatı üç yaşındaki çocuk sorgulayıcılığı ve hevesiyle yaşamak dileğiyle...