Marx'ın çok bilinen bir tanımlaması vardır: Katalepsi. Toplumların donmuş, katılaşmış yanlış inanç ve ahlakla bir nevi bitkisel hayata girmiş olma durumu.
Kur'an'ın da bu durumu anlatan ayetleri var:
" onların kalpleri vardır, gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır görüp ibret almazlar, kulakları vardır işitir öğüt almazlar. Hayvandan aşağıdırlar. İşte onlar gafiller ta kendileridir" (Araf 179)
Antik Yunan'dan beri bu duruma çözüm olarak Katharsis önerilmiştir. İnsanlar, destanlar, tragedyalar, dramalar yani tiyatro ile bir katharsis yaşamışlar. Yani bir sarsılma ve boşalma, zihnin sağalması. Kur'an da bunun dışında değil. Geçmiş toplumların trajik sonları anlatılarak bir katharsis yaratılmak istenmiş. Ve vurucu öğe olarak Yıkılış ile "o saat" ile korkutulmuş. Toplumun altını üstüne getirecek yıkılış saatinden söz edilmiş.
Marx da toplumu harekete geçirecek bir yapıyı kurmak istiyor, yollar arıyor. Bütün felsefeler aslında politiktir.
Bugün kitle iletişim araçları var. Sinema ve televizyon, ilk adım olan katharsisi sağlayamıyor. Daha çok bir uyuşturucu görevi yapıyor.
"Din halkın afyonudur" demişti Marx. Din de işlev değiştirecek sanıyorum.Ateizm ve deizm ülkemizde gittikçe artıyor. Bu yüzden muhafazakar kesim değişecek gibi görünüyor.
Devlet bizatihi dinin yerini alacak. Çünkü insanlara tutunacak dal gerek. "İnsan insanın kurdudur, birbirimizi yememek için devlet gereklidir" demişti Hobbes. Anarşist bir damarım var. Neden birbirimizi yiyelim ki diyorum. Evet, devlet bir organizatör olarak gerekli. Türk tarz-ı siyaset de devleti önemsiyor. Artan bir devlet taraftarlığı göreceğiz önümüzdeki 10 yıl içinde. Daha iyi mi olacak? Bu eğilim bir katharsis ile birlikte yürürse yıkılış durabilir. Aksi takdirde bir Leviathan oluşabilir. Din de çıkışında olduğu gibi sol bir yönelime girer belki de.
Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler
Sevtap Özcan