Merhabalar, uzun bir zaman sonra kısa bir yazı ile kalemimin sesini sana duyurmaya geldim sevgili okuyucum.
Konuya giriş yapalım.
Bu sıralar sen de benim gibi bir hayli düşüncelerinle savaşıyorsun, bu boğuşma zaman zaman seni yıpratıyor ve yoruyor.
Bilmeni isterim ki düşüncelerin de düşünme yetin kadar kıymetli, sevgili okuyucu.
Özellikle düşünmeye ve anlamlandırmaya özel bir haz duyuyorsan bu varlığını daha nadir yapıyor.
Çok uzatıp seni sıkmayacağım, biliyorum ki sürekli olarak düşünmeye meyilli bir kafa uzun uzun yazılan, söylenen sözlerden hoşlanmaz.
Senin haz alacağın hep daha kısa ve daha yoğun anlamalar içeren içerikler. İşte bu sebeten seninle aynı yerdeyiz ve aynı durumdayız.
Düşünmek güzel olduğu kadar acı veren bir hal, değerli okuyucu.
Hayatın belli dönemlerinde kendi görünüşümden bile rahatızlık duyuyor, aynaya bakmak katlanılmaz hale geliyor. Bu durumla nasıl başa çıkmaya çalışır bir insan?
İlk aşamada akla, dış görünüşü değiştirmek geliyor. Bu rahatsızlığın sebebi dekor gibi dursa da aslında bu içinde bulunduğum durumdan, insan oluşumdan kaynaklı bir tiksinme, peki ne yapacağım? Ne yapmalıyım…
Dekoru değiştirebilirim ama durumu asla! Eğer ki dekorun duruma en ufak etkisinin olacağından kesinlikle emin olsaydım, dekoru değiştirmekten bir an bile endişe duymaz şüphesiz değiştiririm
Belki ki de hata, görüntüleri veya sesleri değiştirince kısmen de olsa durumun değişmesini beklemektir.
Durumu değiştirmenin yolu var mı kepi?
İşte benim sevgili okuyucum, bu kısımda yeni bir düşünme eylemine gideriz.
Okuma zahmetinde bulunmuş olman beni mutlu etti.
Yazımın bazı yarıda kalmış kısımlarını fark etmiş olmalısın, üzerine düşüneceğinden eminim.
Sağlıcakla kal... Sevgili okuyucum.