Martılar gökyüzünde gıcırdıyor sevdiğim,
tıpkı yatağımda uzanırken koridordan yükselen yemek arabasının tekerleklerinin sesi gibi,
hafızalara kazınmış, yağlanmamış eski tahta kapılar gibi,
hepimiz içimizde gıcırtılara sahibiz
yankısız duyulmayan, yankılı kulak kanırtan
Martılar gökyüzünde gıcırdıyor sevdiğim
anılar bir ceset gibi gün geçtikçe ağırlaşır
kokusu burnumuzdan ruhumuza dek ulaşır
Anılarımızın katili bizler, olay mahalline her seferinde geri döneriz
her şey gözümüzde bir kez daha canlanır
Martılar gökyüzünde gıcırdıyor sevdiğim
her gıcırtı dişimi sıktırır, kanımı dondurur
Bana İstanbul’u, Boğazʼı, bir de seni hatırlatır, bir de seni sevdiğim