Her şeyi her an takip edebilirim.
Bir sapık gibi kendi gelişimimi, gelişemeyişlerimi,
Kalbimin olağan rutinlerini ya da ritimsiz seyirlerini,
Birilerinin bir yerlere gelişlerini ve gelemeyişlerini
Otobüsleri, tren saatlerini
Gözlerinin izlediği simülasyonların hepsini
Görüş alanındaki kadınları, erkekleri, hatta kedileri
Ve bizzat gözlerinin kendilerini
Senin gözlerini,
Gözlemlerini ve gözleyemediklerini takip edebilirim.
Gittiğin yerleri, benzemediğin ünlüleri
"Ah be!"lerini, küçümser gülümsemelerini
Güneşi, tepe noktamın sağından soluna geçerken
Ya da denizi içinde balıklar yokken
Ya da varken.
Her şeyi her an isteyebilirim.
Su içmeyi, içmemeyi,
Hele ki ilaçlardan sonra bilhassa içmemeyi
Yazmayı, çizmeyi
Çizememeyi.
Denemeyi, çalmayı, söylemeyi,
Becerememe duygusunu tatmayı
Gece bir sinek gibi cama yapışıp ölümle burun buruna dışarıdaki olağan akışı izlerken
Sabah güney kutbundaymışım ve altı ay geceymiş gibi fütursuzca yatmayı
Ben güney kutbunda olmayabilirim.
Yine de oralarda altı ay geceyken ben burada güneşin bağrında yatmayı, kavrulmayı isteyebilirim.
Yanabilirim, her an yanabilirim.
Her şeyi her an inkar edebilirim.
Söylediğimi, söylemek istediğimi, istediğimi söylemeyi
Sigaranın varlığını, yokluğunu,
Karnının açlığını ya da tokluğunu
Bunun beni ilgilendirmediği gerçeğini inkar edebilirim.
Tüm gerçeklikleri reddedip küçük bir ihtimale sığınmacı olarak yerleşebilirim.
Her şeyi her an öpebilirim.
Yaşamayı, yaşamaktan kaçmayı, bunu düşünmeyi ve sonra bunu neden düşündüğümü düşünmeyi
Arkadaşlarımı, kendimi, bazen bir valizin içinden bir kış boyunca çıkmayan kendilik bilincimin bikinisini.
Sorgulama eğrisiyle kesişen parabol denklemini
Olmayan çözümleri tam da olmadıkları yerlerinden öpebilirim.
Her şeyi her an silebilirim.
Belki bu cümleleri.
Belki diğerlerini.