e harfine yaslanmış uyuyan o çocuk benim
benim çillenmiş denizi ayağına getiren
susuyorsam düşüyorsam kalkamıyorsam
e harfinin açtığı oyuktan kan geldiğidir.
sessiz harflerin çığlığı döner saçlarından
gün görmüş genç annelerin çelişkisi
belki gün döner yeniden göverir sabah
sen dönersin sonra koynunda yıldızlar.
rengi solmuş mintan utangaçlığı yürüyüşünde
incinmesin diye karanfil, göğsünde soluduğu
üç yudumda içilmiş bir ömür, her sabah tekrar
rüyalar terk ediyor, pervazda uyuyan baharı.
adresleri unuttuk ilkin seslerimizi ve
sessizliği dolduran savrulmalar, kayboluşlar
un ufak olması yüzlerimizin gün be gün
adımıza yazılı mezar taşlarının selamında.
gülün rayihasını dağıtır ellerin fersah fersah
dağlar diz çökmüştür sayha sayha kıyamet
mecali kesilmiş dizlerimiz ve umutlarımızla
gidilecek rahı yoktur yoldaşlığımızın.
ayakkaplarını bağlamayı öğrenen son havari
son tay sarp yokuşta nefesi kesilen
yalınayak umuda seyirten yorgun bahadır
ayazmaya yetişemeyen o son yolcu.
zarif kavuşmalar arıyorum, incinmemiş
ve latif suskunluklar kalbe murabıt.
gençliğimi unutuyorum çocukluğumu
unutulmuyor gözlerin ve döşte bıçak yarası
zülüflerin geceye karışıyor ipek ve müselsel
kesişmiyor yolumuz birbirine dönük iki yüz
iki yüz yıldır aradığım menekşe kokusu sen
kandil buhuru sen yağmur sonrası ıslaklığı.
Tutku Silahtar
2023-12-20T20:59:30+03:00Şahane... İşte bunu sevdim