İçimdeki boşluğu dolduramıyorum günlerdir, aylardır belki de bir yıldır. Güvenimin bu denli yıkıldığı, kırıldığı bu yılda toparlayamıyorum asla. Nefes alıyorum da sanki boğazımda kalıyor ciğerlerime dolmuyor. Dolup taşmıyor göğüs kafesim. Doldurmaya çalışıyorum yarım kalıyor, yarım. Benim gibi, hep. Arkadaş, dost, sevgili? Hep yarım. Asla tamamlanamıyorum. Oldu diyorum bu sefer tamamım artık. Sonra bir şey oluyor, yok oluyor. Ben mi yok oluyorum onlar mı anlayamıyorum. Yok olan şey duygularım mı bilemiyorum.


Ben hep yarım kalıyorum hep eksik. Hiç dolmayan bir boşluğun tam ortasında kalıyorum. Tam içinde. Sonra haliyle ben yok oluyorum. Öncesinde de bir güzel dağılıyorum. Konuşamıyorum. Hep susuyorum. Bir konuşabilse neler söyleyecek diyorum içimden kendi kendime, ah bir konuşsa. Ne düşünüyorum ne işitiyorum hiç bilmiyorum. Bu zamanda değilim onu biliyorum. Herkesin konuştuğu sürekli tükettiği bu zamanda değilim biliyorum. Bu zamanda olmamak mı yok ediyor beni, yoksa yok olmak mı ayırıyor beni bu zamandan? Bilmiyorum. Ben zaten hiçbir bok bilmiyorum. Bildiğimi sandığım her şeyden hep kalıyorum. Karnemde bir sürü zayıfla, kalbimde bir sürü zarfla kapatıyorum bu yılı da. Hiç açılmamış zarflar onlar hiç söylenmemiş kelimeler. Sahiplerine hiç ulaşmamış cümleler. Beni hiç duymayacakları yerlerden yazıyorum her cümlemi, hep uzaklardan söylüyorum şarkılarımı. Böylece yok oluyorum. Herkesin dünya benim tenha olduğum bu evrende kayboluyorum.