Bir soğuk Ankara günüydü bir kadınla tekrar tanışmak için vakit ne erken ne geçti az da olsa önceden tanışmıştık. Ama çok kısa sürmüştü o görüşümüz aradan çok zaman da geçmemişti aslında. Olsun bu da bir şey olamayacağından birbirimizi çok iyi tanıyacağımıza emindik. Kelimeler değildi aramızdaki ondan daha çok susarak da anlaşabiliyor olmamız mükemmel bir olgu. Gözlerimiz denk düşmüştü birbirine Kızılay'ın ortasında aslında ilk defa bakmamıştık kendimize dediğim gibi uzun zaman olmuştu, onda gördüğüm tek şey tedirgin oluşuydu benden tedirgin olması normaldi ikimizin de zarar gören tarafları bir de anlaşabildiğimiz yerlerimiz de vardı. Kadın önce gülümsedi sonra konuşmaya o an düşündüğüm şeyin doğru olduğunu su götürmez bir şekilde kesinleşmişti. Yavaş yavaş yürüyemiyorduk çünkü psikolojimi daha fazla zorlamadan her hızlı yürüyüşümüzde yüzüme bakarak ve o güzel gülümsemesiyle bütün kalbimi ısıtıyordu. Onda gördüğüm o mükemmel gözlerine ne demeli ışıl ışıl aslında karanlık bir rengin hiç te karanlık olmadığını onun gözlerinde gördüm. Bir kere sinirlendi neden sinirlendiğini biliyor ve onu sakinleştirmeye çalışmak benim için ahlaki bir durum değil kendimin çöküşünün bu durumla çok bağlantılı olduğundan biraz konuştum sohbet ettim. Soru geldi ben biraz kendimi açıklamadım daha sonra yanıma gel nidasıyla biraz yaklaşarak daha açık ve realist olarak anlatmaya başladım Şaşırarak ol orta merak etti.

yazacaklarımı kimseden saklayamıyorum aslında ama onu daha fazla yazmak bir beklenti(aşk) içerisine girmek istemiyor da değilim onunla arkadaşız ve bu çok iyi bir şey

parmakların hava soğuk-tu-

biraz titremiş

kasvetli bir gün

ağaçlar kuşlar güvercinler

her canlı bizim için ötüyor


ya-da-

saçların

sana diyorum

en uçtan sesleniyorum