Yarım bırakılmış bir dize gibi hayatı
sonlandırdığında gülünecek hiçbir şey yoktu,
ipte sallanan soytarı.
Şakalarında soylulara özgü korkusuzluk vardı,
ve kralın kıçına parmak atmak gibi tuhaf huyları,
öldüğünde bir çalışma odası bıraktı geriye,
orada buldukları makalelerde adı değişkendi,
Bazen Rus bir devrimci,
bazen Alman bir anarşist,
bazen İtalyan bir muhafazakar,
Antik bir şaka yapmaya çalışır gibiydi,
Kraliçe'ye yazdığı aşk mektuplarının yanında,
Kral'a yazdığı ölüm tehditleri,
yazısı okunmazlaştıkça artıyordu öfkesi,
lakin bir tanesi vardı ki en mundar,
kitaplığı hareket ettirene kadar görülmemiş,
duvara kazınmıştı kırmızı bir madde ile,
harfleri bu dünyadan olmayan ve kralın gördüğünde
düşüp bayılmasına yol açan,
ve asılan soytarının kahkahasının
artık hüküm sürmeyen krallıkta
son kez yankılanmasına yol açan,
duvardaki yazıyı gördün mü?