Düşün ki, düşün ki diyorum
Ben bir işçiyim,
Kelimelerin anlamların da saklı kalır korunmasızlığım.
Dil bilimciler sizlere diyorum,
Kökünden hatalı bu hizmetçi çağrışımları
Gocunmayan ve sabunlu elleri nasır tutan
Bu çarkın bozukluğunda fikrinden ödün vermeyen
Omuzlarında çifte vardiyanın yükü ile
Emekleri ile, hakkı ile...
Sizlere diyorum, ben bir işçiyim.
Anlamıyorsunuz, susuyorsunuz..
Ben güvensizliğin içindeki emeğim
Kayıt dışılığın içindeki tekim.
Paspasın kiri, hayatın gerçeği, solunan ikinci baharın ikindisiyim.
Yüzlercesi, binlercesi adına konuşan biriyim.
Adım bazen cinsiyet
Adım bazen sınıfsal statü
Adım bazen göç
Adım bazen işin özel doğası
Adım bazen gözlerimde saklı diyorum.
Artı değer mi olmalı tek bildiğimiz çağrışım
Farz et öyle olsun.
Farz et bitkin düşsün bu güçsüz beden
Ağaran saçlar konuşurken kimi zaman
Saygın bir yaşamın maviliği sorgulanır.
Meydan veriyorsa bu karanlık yenilginin en kasvetlisine.
İstisnasız yağmur damlaları düşüyorsa temizlenen camlara birer birer
Hukuki korumanın varlığına haber salın
Anlamlandırmak lazım artık gerçekleri
Cam diplerini geçelim, artık çöp yığınlarını da
Artık parıldayan geceler biriktiremiyoruz pantolonu delik ceplerimizde.
Bir rüya görsek iki üç yaşam kuruyoruz işlek caddelerin orta göbeğinde.
Birileri umulmadık yollar çiziyor perdeleri kapalı yaşamlarımızın arasından.
Pergel sabit olsa da bu resim pek güldürmüyor burnumuzun sızlayan direğini.
Yarın düzelecek diyor, öbek öbek yıkadığımız o yaşam.
Yine o yaşam ışığı sabitlemiyor yüz seksen dokuz sayılı sözleşmenin içeriğine.
Buradan çıkıp gitsek şimdi, kaç hayal yarım
kaç uykusuz şiir açıkta kalır.
Buradan çıkıp gitsek şimdi, birilerinin derdi dermansız kalır.
Buradan çıkıp gitsek şimdi, bu "meslek" sahipsiz kalır
Anlamak önce anlamlandırmaktan geçiyorsa biz hep burada kalacağız, burada kalmayız.
Belli ki bu senin hikayen, belli ki bu bizim hikayemizdir.