Geçmişte bir an var. O ana ağladığım bir an. O anın kıyısında oturup bağdaş kurduğum gecelerim var. Bir insanın kendini küçük ve önemsiz hissetmesinin nasıl olduğunu bilirim. İçinin, var olduğunu bilmediğin yerlerinin nasıl acıdığını bilirim. Ne kadar içersen iç, ne kadar koşarsan koş, ne kadar yorulursan yorul yine de kafanı yastığa koyduğunda gözlerini dahi açık tutamazken olmuş olanları, yaşanmış ve yaşanmamış her şeyi tüm ayrıntılarıyla gözden geçirip nerede hata yaptığını veya nasıl yanlış anladığını yahut nasıl yanlış anlaşıldığını düşünüyorsun. Geçmişte bir zamanda, o kıyısına oturup bağdaş kurduğum o kısacık sürede nasıl da o kadar mutlu olabildiğini düşünüyor, tüm bunların sonunda kendine geliyorsun, kendinden geriye ne kaldıysa ya da artık sen şimdi neye dönüştüysen… Lakin yaşanmış olan yaşanmış olarak kalıyor, yaşanmamış olanlar da daima zihninde, rüyalarında, sarhoş gecelerinde, akşamdan kalma sabahlarında yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. “Dile getirmek isteyip söylemekten çekindiklerimiz vardı. Söylemeye kalkışıp çekingenliğimizle anlaşılmaz, tanınmaz bir kılığa soktuğumuz düşüncelerimiz, duygularımız vardı. Bir şey söylemeksizin birbirimizi anlayalım istiyor, birbirimizi, suskularımız içinden, anlamamızı bekliyorduk birbirimizden.” "Bırak. Ne olacaksa oluyor zaten. Engel olamıyorsun, tahmin edemiyorsun. Seçim yapamıyorsun. Herkesin haklı sebepleri oluyor, her şeyin sonunda. Çünkü ile başlayan cümleler kuruyorlar sana. Alışıyorsun… Hatta aldırmıyorsun." Geldiğim nokta artık kendi dünyamdan bir kaçış noktası değil. Burası düşler bahçesi de değil. Artık düşlerimi de anlatmayayım, sen de dinleme. Burası benim mahkemem. Maktulün ben olduğumu sandığım da, bundan emin olduğum da çoktur ama işin aslı, katil benim. Bundan sebep gereği düşünülmüş ve karar verilmiştir ki ben kendime müebbetim. Bundan büyük ceza ne görülmüştür, ne de duyulmuş. Daha iyinin ne olduğunu hatırlamıyorsun sanki. Daha iyi hissettireceğini sandığın şeyler yapıyorsun ama hissettirmiyor. Seni en büyük düşmanınla baş başa bırakıyorum oğlum, herkesin yaptığı gibi, kendinle, kendimle. Zaman ki sana hasta oldu, incelikli haytasın ama unutma ki şimdilik, ölümüne kadar hayattasın oğlum.