Bu sefer saat onbiryirmiiki,

Fikrime gel diyorum bu gece,

Parfümünü de al sigaranla karışmış.

Küllüğünü de vereceğim sana söz,

Haz edeceğim bu sefer,

İç sen sigaranı.


Saat onbirotuzbeş,

En son yazdığımda seni esmer sigaralı

Yirmiikiydi saat onbiri geçen.

Son içtiğin sigaraydı o küllüğünü benim verdiğim,

Parfümünü çaldığım çaldığımda geceye bahane ettiğim sendin.

Kokundu, sigaranla karışmış parfümün.

Beni hapseden.

Hepsi bahaneydi sırf küllüğünü benim vermem içindi.

Geceyi de bahane ettim yine çaldıklarım gibi.

Kokun gitti parfüm bitti.

Bende paramparça ettim küllüğünü,

Parçalarından tablo yaptım içime astım en dibime.

Fikrime çağırdığımda seni çoktan intihardaydın sen,

Gitmiştin geceden zamanın olmadığı âleme.

Gelmek istedim sana kokun durdurdu beni,

Gecede kal dedin bana gözlerin gibi esmer olan.

Gittiysen geceden beni de mi çağırdın zamansıza?

Bir inşirah bulmalısın orada,

Sigara bulunmaz âlemde,

Sanırım yoksun şu baktığım tabloda,

Gördüğüm bir sigara iki küllük,

Siyah zeminin üstüne süzülen duman, fazladan mı yanan?

Çığlıklarla susuyormuşçasına giden biri gibi.

Bastırılmış.

Kayboluyor bitimde.

Burada insan yok!

Dinledim seni ve kaldım.

Sende bahane ettin intiharı itiraf et hadi,

Küllüğü veren eller benim olsun diye

-Sızlıyor tabloyu tutan eller. Duman karışmış boğaza. İnsan yok! Hepsi bahane!