Sabah 6’da uyanmışım
buna çapak derim ve svastikam evde kalmış olabilir.
yolda john lennon abim, yine tiksinti dolu gözlerle bana dargın.
kaç kere izah ettim, ben bildiğin hümanist değilim.
vardım işyeri, hepsi çiçek hepsi yeni
bir miktar botanik bahçesi
kimi bereketli kimi çorak
hepsi hayırsız hepsi ayrı toprak.
ve çapam evde kalmış olabilir.
çıktım işyeri, çarşı pazar, gezme vakti
her yer insan, hepsi diri.
kalabalığa dalmanın heyecanı, kalabalıktan olmanın burukluğu,
kalbe vurur anjusu.
ve yaşamım evde kalmış olabilir.
kalktım buldum minibüs, muavin biraz aceleci
üç beş liranın hesabını yapmış, statüme laf kondurmaya çalışmış.
eğitimini evde unutmuş olabilir.
eve varmış olabilirim, ya da girmiş kapıdan içeri,
müstakil de olabilir belki de tapusuz,
bunlar aşılabilir kek ve meyve suyuyla,
ama bahçede söz konusu bir kedisizlik
belki kaçmışlar gitmişler, belki de mart gidişleri,
ama haziran da gelebilir, sonra ölmezler.
geçtim oradan kedisiz, ilgisiz, kaygısız.
eve girmek vakti gelmiş, anahtar cebimde kalmış olabilir.
bulup girmiş bulunduk,
evde kimseler yok, yani her kimseler, yok.
şişman değilim ama favorim mutfak, oraya geçerim,
erzak yolluk kışlık demlik, ne arasam o kadar yok,
aylık listeyi balkonda unutmuş olabilirim.
sonra yatağa geçmek vakti.
yatağa geçince kırık kafalar durağı,
romantik, dramatik, şeftali tiki.
anasının gözü, kurbağanın dili.
bir gün daha bitti,
kafamı evde unutmuş olabilirim.