Çoban kulübesinde padişah rüyası gören

Şairin anlattıklarıdır:

 

Hiçbir zaman medet ummadım

Dallanan dilek ağaçlarına

Sedefli düşler için bağlanan çaputlardan

Sevda çardağının kurnasında

Daha önce hiç 

Bağdaş kurup da oturmadım

 

Aşka huvan ederdim, eyvah ki yangınmış

Şimdi çehremde yalnızca

Yârin sümbülteber gülüşü

Göğsümde sevdası Hüt Dağı gibi şişer

Onun için büyür yüreğimde

Düyek usulü yağız bir sıla

Misk kokusu duldamda eser

Sevgili beni anla, yüzündeki

O katmerli çiçekte sakla

Naz ile kuşatma ikrarını

Beni gonca yanağının kınasında

Nar ile pakla

 

 

 

Sen Nuh’tan bir gemisin

Beni dahi affetmişsin

İçimdeki hoyrat tufanı

Bile dindirir sesin

 

Ahu gözlerinde halvete çekildim

Onulmam artık şuh sevginden

Aşk için vurulan her tefin

Zilli kasnağına ben gerildim

Sesim duyulur mu derinden?

Mabeyninde izinsiz yer edindim

Söyle, rüzgarsız döner mi hiç değirmen?

 

Sen seçkin bir çiçeksin

Kokunu duymak istemezsin

Bırak bütün rüzgarlar

Bana rayihanı getirsin

 

Aşığının çenesi aşığa zindandır

Ben orada visal için çürüdüm

Güzel beni artık göğsüne bastır

Edgü gül içre büzüldüm

Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır

Senin ateşinde semender olup da yürüdüm

 

 

 

Yağmur yağmaya devam edecek

Sen hem narsın hem nur

Kaşların mihraba benziyor

Sen bozkırımın çayırmelikesi

Bu gül yangınımdan büyüyecek

Sen hem ilaçsın hem ur

Sesin bir tambur gibi uğunuyor

Yanaklarındaki yıprak gelinciğin alevi

Biliyorum, hiç sönmeyecek

 

Sen yakuttan bir perisin

Lotus çiçekleri ile gezersin

Göğümdeki yıldızları

Her gece okşar sesin

 

Kuyumda ebegümeciler çoğaldı

Şair tutuldu füruzan yanağına

Anlaşıldı sevdan benimle kalacak

Alır mısın eline alevli ince yıldızı

Katar mısın kaygan yağmuruna

İnan ki gözlerim ela bir renkte parlayacak

Sen, güzel deniz kızı

Çobanıl sevgilerle bayır aşağı

Yuvarlar mısın akikten, kanlı bir taşı?

 

 

 

Şahbazlar bu aşkı saklayamadı

Yaşam kınnaplarını ellerime

Yârin kuşkonmaz bakışları bağladı

Adını duyan bir gazelhan tanırım

Bir kez görebilmek için seni

Durup bir güneşte nar gibi çatladı

Şule tenine laleleri kim ekmiş

Bilemem bu edada ne saklı

Sevda kıyafetini üzerime

Bir ela gözlü yar dikmiş

Belli, o ırmak gözlerindedir şairin aklı

 

Sen en güzel misafirsin

Cilve nedir bilensin

Şu dilhanemin başköşesinde

Uyuyan melek sensin

 

İçimdeki Kays ise ben kimim?

Bilinsin ki çokça mağmumdur halim

Kat toprağını yaşam çamuruma

Gün görsün müşkül talihim 

Bûtimâr kuşu olup da kondum

Yeşil deniz gözlerinin karasına

Bil ki içmem çatlasa da dudaklarım

Vuslat suyundan kana kana

 

 

Ey sultan bestekâr! mihnetimi dindir

Ne olur yalvarırım çatma kaşlarını 

Kaç mevsim yaşıyorsam içimde

Sebebi elbette, elbette ay gözlerindir

Yalvarırım hep sürsün o kıvılcım tını

Güvercinler ötüyorsa göğsümde

Sebebi, sebebi yanağımdaki bûsendir

 

Ah sultan bestekâr! Şu perdeleri artık indir

Beni balaca bir bülbül eden

Sendeki dilberâne hallerdir

Yüreğimden masivaya koşar adım giden

Çıkardığım nağmelerin izidir  

Ah sultan bestekâr, ah sultan bestekâr

Her neredeysen o cenneti bana da bildir