Belki de dizi tarihinin -bir sezon finali olmamasına rağmen bile- en dramatik sonlarından oluşan bir bölümü varsa o da kuşkusuz Ezel dizisinin 61. bölümüdür.
Ana karakterimize hayatta bildiği ne varsa öğreten, hamurunu kendinden bir şeyler katarak yoğuran, ona yeniden hayat veren; yol göstericisi, öğretmeni, dayısı Ramiz karakteri bu bölümde ölmektedir.
Bu bölümün başından itibaren Ezel ve Ramiz birliktedir. Ramiz; kendisinin bildiği ve tanıdığı, dostu, kim varsa Ezel'e gösterir ve öğrenmesini ister. Kendi muhiti olarak adlandırdığı mekanda dükkanlara girer çıkar. İnsanlarla konuşur. İşlerin nasıl yürüdüğünü öğretir veliahtına. Son kısımlara doğru olaylar akarken iki karakterimiz de kendisini çatışmada bulur ve ikisi de sağ çıkarlar bu kargaşadan. Deniz kenarında bir bankta otururlarken Ramiz şöyle seslenir: ''Yeğen ben gözlüklerimi getirmemiştim, şu şiirin sonunu okur musun bana?'' Ve ceketinin içinden Edip Cansever'in "Sonrası Kalır" kitabını çıkarır, verir dostuna kanlar içinde... Şiir orada okunmaz belki ama karakter öldükten sonra Tuncel Kurtiz'in muhteşem sesi gelir kulaklarımıza:
''Gömdüm hepsini geliyorum
İnsan yaşıyorken özgürdür
Yaklaştım iyice geliyorum
Her insan biraz ölüdür
Biz de biraz ölüyüz
Ölüler ki bir gün gömülür
İçimizdeki ölüler dışımızdaki ölüler
İnsan yaşıyorken özgürdür
İnsan yaşıyorken özgürdür
İnsan yaşıyorken özgürdür''
Edip Cansever'in "Düşlüyor Ölümünü Ruhi Bey" şiirini okuyor Ramiz. Şimdi de bu bölümü ilgilendiren mısralarına bir göz atalım:
...
(Çiçek sergicisi, meyhane garsonu, meyhane patronu, kürk tamircisi Yorgo,
Hayrünnisa, genelev kadını, otel katibi, cenaze kaldırıcısı Adem, akordeoncu
kadın, emekli postacı, vb.)
Çelenklerimizle geldik, yoktunuz
Ara sokaklarda, pasajlarda aradık, yoktunuz
Meyhanelere baktık, otellere sorduk, yoktunuz
Nerdesiniz, Ruhi Bey?
Bölümün başından beri caddeleri arşınlayan kafadar, sırasıyla bahsi geçen (ara sokaklar, pasajlar, kürk tamircisi, otel katibi, otel gibi) yerlerden geçiyor.
RUHİ BEY
İnsan yaşıyorken özgürdür
Yaklaştım iyice, geliyorum.
KORO
Her insan biraz ölüdür
Biz de biraz ölüyüz.
RUHİ BEY
Ölüler ki bir gün gömülür
İçimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler
İnsan yaşıyorken özgürdür
İnsan
yaşıyorken
özgürdür.
Bu dizeleri de dinleyip bölümü bitiriyoruz. Yani demem o ki senaristler sadece çok iyi yazmıyor, aynı zamanda çok iyi okuyorlar da. Bir ölüm sahnesinin bile edebiyat, şiir ve olay örgüsüyle bu kadar iç içe geçirilip izleyiciye sunulması ve haz aldırması gerçekten takdir toplayacak bir başarı.
*
Yine kitaptaki "Sonrası Kalır" şiirine de bir bakacak olursak:
On kalır benden geriye dokuzdan önceki on
Dokuz değil on kalır
On çiçek, on güneş, on haziran
On eylül, on haziran
On adam kalır benden, onu da
Bal gibi parlayan, kekik gibi bunalan
On adam kalır.
"On kalır" ifadeleri... Bu bölümden 10 bölüm sonra (71. bölüm) dizi final yapmıştır. Belki de buna dikkat çekilmek istendi.
"On haziran kalır" dediği kısım. Dizi, finalini 10 Haziran günü yapacaktı ama belki de aksaklıklar veya zor şartlar nedeniyle olmadı (20 Haziran günü yapmıştır). Tabii bunların hiçbir dayanağı yok, sadece kendi düşüncelerim.
eneskcknklr
2021-03-25T18:41:26+03:00Değerli yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle. Ben de daha önceden bu bölümü izlemiştim ama üzerinde pek durmamıştım ilk seferde açıkçası. Sonradan tesadüfen bu sahnelere denk geldim. Bir de şiire bakayım dedim ve nasıl işlendiğini şaşırarak görmüş oldum. Böyle güzelliklerin devam etmesi ümidiyle...
Aslı
2021-03-25T16:30:43+03:00Ezel'i yeni izleyenlerdenim. Ve bahsi geçen bölümü de geçen hafta izledim sanırım. Konuşulmayı hak eden bir bölüm gerçekten. O yüzden birinin çıkıp da üzerine bir şeyler söylemesine çok sevindim. O bölümden sonra şiiri defalarca okudum. Zaten Ezel birçok edebi esere yahut bu eserlerden pasajlara yer veren bir dizi. Bu yanıyla da çok güzel. Edip Cansever'in şiirinde geçen mekanlara tek tek uğranması muhteşem bir detay. Emeğinize sağlık, iyi ki paylaştınız. Çok keyif aldım okumaktan.🌿