"Seni rahat mı bırakayım! Bu çok güzel, ama kendimi nasıl rahat bırakabilirim peki? Rahat bırakılmamıza gerek yok. Aslında arada sırada rahatsız edilmemiz gerek. En son ne zaman gerçekten rahatsız oldun? Önemli bir konuda, gerçek bir konuda?"
sayfa 73
//
"Hepimiz birbirimize benzemeliyiz. Anayasa'nın dediği gibi, herkes hür ve eşit doğmaz ama herkes eşit hale getirilir. Her insan diğer herkesin suretidir; o zaman herkes mutlu olur çünkü sinmelerine yol açacak, kendilerini kıyaslayacakları dağlar yoktur."
sayfa 79
//
"Yandaki evde bulunan bir kitap, dolu bir tabancadır. Yak onu. Silahın mermisini al. Adamın zihnine zorla gir. Okumuş adamın hedefinin kim olacağını kim bilebilir?"
sayfa 79
//
"Birçok şey hakkında 'Neden' diye sorarsan ve bunu sürdürürsen, sonunda epey mutsuz olabilirsin."
sayfa 81
//
"Bay Montag, bir korkağa bakıyorsunuz. Ben gidişatı çok önceden gördüm. Bir şey demedim. 'Suçluları' kimsenin dinlemediği zamanlarda konuşup onları ifşa edebilecek masumlardan biriydim ama konuşmadım ve dolayısıyla ben de suçlu oldum."
sayfa 104
//
"Söylemem gereken şeyleri birilerinin duymasını istiyorum sadece. Ve yeterince uzun konuşursam belki anlamlı gelirler."
sayfa 104
//
"Hayır, hayır, senin aradığın şey kitaplar değil kesinlikle! Eski gramofon plaklarında, eski filmlerde ve eski arkadaşlarda bulabildiğin kadarını al; onu doğada ara ve kendi içinde ara. Kitaplar unutmaktan korktuğumuz bir sürü şeyi depoladığımız kapların bir türüydü yalnızca. Hiç sihirli bir tarafları yok. Sihir sadece kitapların söylediklerinde, evrenin parçalarını nasıl dikerek bizim için giydi haline getirdiklerinde."
sayfa 105
//
"Çoğumuz ortalıkta koşturup herkesle konuşamayız, dünyanın bütün şehirlerini tanıyamayız; zamanımız, paramız veya o kadar çok arkadaşımız yoktur. Senin aradığın şeyler dünyada Montag, ama sıradan insan onların yüzde doksan dokuzunu ancak bir kitapta görebilir. Garanti isteme. Tek bir şey, tek bir kişi veya makine ya da kütüphane tarafından kurtarılma arayışına da girme. Kendini kurtar, boğulursan da en azından kıyıya doğru gittiğini bilerek ölürsün."
sayfa 108
//
"Merhamet, Montag, merhamet. Onlarla tartışma, canlarını sıkma; daha çok yakın zamana dek sen de onlardandın. Sonsuza dek yaşayacaklarına öyle eminler ki. Ama sonsuza dek yaşamayacaklar. Bütün bunların uzayda güzel bir ateşle yanan, ama eninde sonunda bir yere çarpacak, alevler içinde, devasa, kocaman bir meteor olduğunu bilmiyorlar. Onlar alevleri, güzel ateşi görüyor sadece... tıpkı önceden senin gördüğün gibi."
sayfa 127