Ah Fleur!

Zamanın kaybolduğu yok, kaybolan biziz,

Yaşam nereye isterse oraya savuruyor bizi.

Ait olmadığımız yerlerde kalıyor köklerimiz

Gövdelerimiz karanlığa savruluyor.

Bilincimizdeki açık yara kabuklaşmaya yüz tutmuş.


Susma Fleur!

İniltilerin hançer gibi saplanıyor zihnime

Benden içeri olan her ne varsa sesinle uyanıyor

Ruhun, bedeninde ölü bir kısrak gibi beslediğin mahrem güç

Ölüyor Fleur, ölüyorsun.

İniltilerini işitiyorum.

Gizil haykırışlarla terk edeceksin buraları.


Gitme Fleur!

Neler istedin bu ayrışmış dünyadan da vermedi sana

Gem vurmayı ve yaşamı öğrenmeyi bırak

Sıkışıp kaldığın bedeninden kurtul.

İnan ki bu evrende öğrenilmez yaşam

Sadece yaşanır, dört duvar ardında.


Ağla Fleur!

Vakit varken bütün gözyaşlarını bırak gitsin.

Yarın ölüyor olabilirsin.

Bak, gece miadını doldurdu,

Yürüyen ölülerin şafağı söküyor.

Ağla.