Fuat ve ben,

gözleri dalgın

Zaten pek heyecan duyamazdı.

Kaynamazdı kanı yaşıtları gibi.

Yüzü güldüğünde, bakışları...

Bakışlarının ardındaki buğuyu saklayamazdı.

Fark etseniz bile soramazdınız;

her şey apaçıktı,

oysa her şey birbirine girmişti.

Ben bilirdim veya bilmezdim

bu durgunluğun,

darmadağınıklığın sebebini.


Seslerimiz iç içe geçerdi,

dışarıdan tek kimse duyamazdı.

Biz bilinmezdik,

gösterebilirlerdi ama tanımazlardı.

Bizi biz diye bilmezlerdi.

Hiç etrafa bakmadan hızlı hızlı yürüdük.

Anlayamazlardı.

Çıkmazdı gülüşümüzden şen sesler.

Gözlerimizi kısarak bakışır tebessüm ederdik.


Etrafta iz bırakmak yerine sadece,

sadece hissettirdik biz birbirimize kendimizi


Öyle tertemiz, bi' o kadar gri

Öyle basit, bi' o kadar derin

Öyle muğlaktık, belli belirsizdik ki ikimiz...


Bazen aklımız bulanırdı

Biz, biz miydik yoksa sadece bi' yanılsama mı?

Çok mu karışmıştık birbirimize?

Hem de hiç konuşmadan.

Hem de hiç görüşmeden.

Geçmişi unutmak istediği için

birbirinin gözüne bakamayan

iki eski tanıdıkmış gibiyken hem de.


Birlikte otururduk,

sabahın ilk ışıkları...

Uykusuzluktan batan gözler,

Belli belirsiz kuş sesleri

Serin hava, nefesimizden çıkan buğu...

Az sonra aramıza katılacak olan güneşi bekliyoruz.

Ağaçların arasından gelen hüzmeler;

suskunluğumuzu tıpkı bir mabede girer gibi karşılar,

sessizliğimize saygı duruşunda bulunur gibi,

Narince önümüze düşerdi.

Tüm tabiat kendimizi kaybetmemiz için etrafımızda dönüyormuş,

ben yeni yeni anlıyorum.


Boğulduğumuzun farkındaydık,

o yüzden çırpınmıyorduk.

Ve evet bi' şeylerin farkındaydık,

bu yüzden çırpınmıyorduk.


21 Aralık 2021