Şikayet etmek istiyorum tanrım

Mavi gözüme gri gökyüzü yüzüme siyah çalıyor

Sevmiyorum ulan hiçbirinizi

Yoksa nasıl baskıcı tutarım suskunluğumu

Annemden bana kalan yüz hatlarımı esnettim

Mezarlıklar arasında dans vakti

Dudaklarım küfürlere bağışıklık kazanırken

Duygularımın götüne yirmi iki delik açtılar

Bağrı yanık türkülerin bağrı oldum

Adam olmadım

Puştluk beni kendine bağlayan

Kalçaları yerli yerinde bir kadın gibi mahvetti

Ve biz o zamanlarda radikal kararlar aldık


Ölümle tanıştı annem misafirliğe gitti

Kırık bir sehpanın ortasında kaldık 

Ben-Duman-Hiçlik ve Anarşi

Yakıp yıkmak istediğim her yeri alçılıyorum

Ağzım iyi laf yapar lakin gururumdan alçalıyorum

Taşla kaplı binaların arasında 

Ağzımdaki tütünden güç alarak bir kez daha sövüyorum

Parke taşı büyüklüğünde günahlara girdim

Fahişelerin dizlerinde uyudum 

Onlara uydum ve biraz daha kayboldum

Uzaklaşmayı denedim beni ben yapan herkesten

Üzerimdeki kaygıyı çıkardım 

Soğuk bir koridorda ilerlerken adımlarımı tartmayı denedim

Dünya bedenime büyük geldi

Seneye de giydim 



Fotoğraf albümlerinde annemin gençliğindeyim

Mutluyum yüzümde bir düğünün eğlencesi var

Sanki bir ölümün kahrı ile tanışmayacak gibiyim

Sanki bugünlerde oğlum şiirle tanışmayacak 

Savaşmayı bilirim, baba mesleğidir bizde kan dökmek

Gururum çöplüğün arasından sıyrılmış elmas hançer

Oğluma devir edeceğim 

Ve sonra allah diyeceğim

Allah'ı iyi bilirim

Oğlum kadar.



Otobüs camına kafamı yaslayıp

Bütün binalara sesleniyorum

İnsanları eledim 

Binalar ve balkonlar arasındayım

Gemileri bile sevmiyorum artık 

Dumanlar arasından çıkıp gelen gemileri...

Bir umudun son kırıntısını taşıyan ellerimi de sevmiyorum

Bağımsız şiirin bağımsız çocukları bilir bizi

Sallanıp düşüyorum dünyaya bir kadının dudağından

Orta Doğu'nun tam ortasından yürüyerek geçiyorum

Tanrım en çok senden özür dilerim

Seçim yapmanın ağırlığını taşıyorsam

Tükürürüm bütün opsiyonları

Boğazımda kalan hiçlikten

Hepinize bir tutam gölge bırakıyorum.