Yabancı tenlerin sahteliğinde arıyoruz kapanmayan yaralarımızın merhemini
Sarhoş öpücükler nefessizce dolduruyor boşluklarımızı
Uyumsuz dokunuşlar sonraki sabahın tortuları
Ya sen dur ya ben durdurayım gecenin çamurunu
Dökülüyor çatı kenarından
Ya sen vur küreği ya da mezarcı
Utanç sürüyoruz kabuklaşmış o yaralara
Şimdiyse kimliğimiz meçhul
Parmak uçlarında salınırken yatak odana, uzanan sen değilsin, hüznün
Konuşan sen değilsin, kızgınlığın
Uyuyan sen değilsin, yalnızca çığlığın