İnsanoğlu mütemadiyen gelecek hayallere dalarken bazen de hiç olmadık, akla hayale sığmayacak evhamlara kapılır. Ama genellikle insanlar gelecek hakkında olumsuz düşünürler. Bu olumsuz düşüncenin sebepleri; kişinin mizacı, yaşadığı çevre, karşılaştığı olaylar vb. etmenler şeklinde olabilir. Bir kimse sabah uyandığında, 100 milyon dolar civarı parası olan, Türkiye konjonktüründe zengin olmayı sık sık hayal eder. Aynı kimse, çok az su tükettiği bir günde, başına hafif bir sızının girmesiyle, başında bir öldürücü bir olduğu ve yakın zamanda öleceği vehmine kapılır. Bir yerde duymuştum insanların korktukları şeylerin sadece binde veya on binde biri gerçekleşmektedir.
İnsan öyle bir varlıktır ki sürekli gelecekte neler olacağını düşünür. Gelecek üzerine şiirler, şarkılar, akademik yazılar, romanlar ve filmler hazırlanmaktadır. İşte insan da kendisi için gaybî olan, yani duyusal veriler ile ulaşamayacağı şeylere iştiyak duyduğu için şiire, şarkıya, kitaba ve filmlere rağbet etmektedir. Bu duruma, gelecek konulu bir pazar denilebilir. Kimileri insanlardan maddi bir şekilde nemalanmak için bunu yaparken kimileri de geleceğe dair olası olumsuzluklar veya olumlu şeylerden haberdar etmek için yazmaktadır.
Tabii bunların dışında, bana göre gerçek altınların içerisine daha düşük ayarda maddeler karıştıran kalpazanlardan daha alçak kimseler olan, insanları sözde geleceğe dair kesin bilgilerden haberdar eden kimselerdir. Bazı kimselere göre bu tavır, çok sert olabilir. Ancak bir kimsenin geleceği hakkında bir şey söyleyip, onun geleceğini yanlış bir biçimde yönlendirmek, bana göre fazlasıyla madrabazca bir tutumdur. Peki, gelecekten haber veren kimseler kimlerdir? Bunlar kendilerini falcı, kâhin, astrolog diye tarif eden taifedir. Tabii bu isimlendirmeler artırılabilir. Kimileri astrolojinin, bu kalpazan grupta yer almaması gerektiğini düşünebilir. Onlara ise şu şekilde cevap verilebilir: Kadim gelenekte, başlangıçta astronomi ve astroloji birlikte anılmaktaydı. Ancak zamanla astrolojinin içerisine fazlasıyla hurafeler girince, astroloji ve astronomi arasında bir ayrıma gidilmiştir.
Bana absürtlük noktasında en absürt gelen ve gelecekten haber verdiğini iddia eden kahve falıdır. Ben bir Türk kahvesi içeceğim; ardından bu kahvenin altında kalan telve, benim geleceğime dair bana malumatlar verecek. Buna inanmak mümkün değildir. Geleceğinden bana haber verecek olan, şu anda olanlar ve geçmişte olanların bileşkesinden ibarettir. Tabii kimilerine göre bu tavır, eleştirilebilir bir tavırdır.
Bir diğer gelecek muhbiri (!); kağıtlar ile yapılan tarot, iskambil falı ve katina falıdır. Ne hikmettir bilinmez, insan gibi olması neredeyse mümkün olmayan olaylar ve durumlar içerisinde yer alan insanın kaderi, belirli sayıdaki kartların dizilimine bağlı olarak, haber verilmektedir (!).
Ayrıca el falı diye bir şey daha varmış. Elleri olmayan veya avuç içinde yara olanlar kusura bakmasın, onların geleceği karanlık. Çünkü bakılıp bilgi verilecek bir şey yok.
Bir de bakla falı var. Burada ise kimi falcılar on beş, kimi falcılar da 21 taş kullanarak fal bakmaktadır. Burada taşların zemin üzerine atıldıktan sonraki dizilimine ve taşlara verilen anlamlara göre, kişiye muhteşem geleceği hakkında bilgi verilmektedir.
Son olarak bir fal çeşidi de kişilerin ok çekerek gerçekleştirdiği fal türüdür. Bu fal türünde kişiler, bir işi yapmaya karar verdiği zaman ok çeker. Oka verilen anlama göre o iş yapılır, yapılmaz veya daha sonraki bir zamana ertelenir. Geçmiş kültürlerde sıkça yapılmakta olan bir uygulama idi. Ama şu anda ne kadar yaygın bilmiyorum.
Şimdi şöyle bir şey var. Türkiye'nin en zenginleri sayıldığı zaman ben bir falcıya rastlamadım. Ama falcıların fakir de oldukları söylenemez. Sağ olsun halkımız bunların semeresini hep artıda tutmaktadır. Lakin bu falcılar güruhu, geleceği o kadar biliyorlardı; hastalıklara şifa bulsunlar, depremin olacağı zamanı bilsinler veya ikramiyede bütün rakamları bilsinler. Soralım bakalım, kaçı bilecek veya bilmeyecek bunları.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir: İnsanın geleceği tamamen gaybî bir konu değildir. Örneğin her gün 4 veya 5 paket sigara içen bir insanın akciğer kanserine yakalanma riski veya ölme riski fazladır. Bu bilinen bir şeydir. Bilmediğimiz, bilemediğimiz şeyler de hayatta muhakkak olacaktır. Ancak yaşanılan şeylerin büyük çoğunluğu, bizim bildiklerimizin ve yaptıklarımızın neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleceğimizin banisi, anlardır. Ama bu anlar, geçmiş anlar ve şu anların bileşkesinden ibarettir. Ben de son olarak bir kehanette bulunayım: Ey bu satırların yazarı ve okurları, mutlaka öleceksiniz. Bakalım ben ne kadar kazanacağım…