Aradan geçen zaman boyunca resepsiyonda tek değişen şey çalışan görevliydi. Otelde gözle görülür herhangi bir farklılık yoktu. Girişin sağında resepsiyonist masası duruyordu, karşısında ise uzanan kahvaltı salonu. Giriş katta olması pek estetik durmasa da pek fazla kişinin uğramadığı ya da gelenlerin kısa süre kalıp gittiği bir yerdi. Resepsiyoniste 304 numaralı odayı istediğini söyledi. Adam anahtarı yavaşça uzattı. Asansöre doğru yönelerek bavulunu taşımaya başladı. Bir anlık duraksadı ve merdivenleri tercih etmeye karar verdi. Asansörün metalik soğukluğu, kalbinde bir ürperti yaratmıştı. Merdivenleri çıkarken bavulunun hafiflediğini hissetti, sanki ağırlaşan ayaklarıydı. Her bir basamakta adım atmak ona korkunç bir yük hissi yaratıyordu ve hafızasının katmanlarıyla yüzleşiyordu. Odanın bulunduğu kata çıktı.304 numaralı oda, katın en uzak köşesindeydi, ve o, bu uzaklıkta bir tür yalnızlık buluyordu. Katın ortasında bir su sebili vardı, bunu bile değiştirmemişler diye düşündü. 304 numaranın kapısına geldi, belli belirsiz bir ani kaygı belirdi zihninde. Anahtarı deliğe soktu ve kapıyı araladı. İçeriye adımını atınca halıfleks zemin onu karşıladı. Griye dönmüş zemin soluk bir his katıyordu. Gerçi burayla ilgili anılara bir sıfat verecek olsa soluk mükemmel bir tercih olurdu. Odanın içinde yürümeye başladı ve pencereye doğru yöneldi. Otel yol kenarında olduğundan dolayı sürekli arabalar geçiyordu. Bir süre arabaları izledi. Işık huzmelerinin gecenin bu saatinde nereye gidip nereden geldiği gibi sorularla kafasını oyalamak istiyordu. Yatağın başındaki gece lambasını açtı. Loş bir ışık baş ağrısına yardımcı olacak tek şeydi ama geçmişin gölgelerini daha fazla aydınlatıyordu. Pencere kenarındaki sandalyeye oturdu. Yatağı izlemeye başladı. Eski anıların ona yaptığı hatırlatmalardan kaçmayı istiyordu. Ama yine de buraya gelmişti. Her şeyin başladığı yere dönmüştü. Belki de olmaktan en çok korktuğu yerdeydi. Kendi içinde yüzleşemediği bir takım durumlardan uzun süredir muzdaripti. Ölümün tanıdığı en yalnız adamdı. Kayıplar, ayrılıklar derken hayatta birçok şeyin pişmanlığını yaşamıştı. Pişmanlıklar ona yalnızlığı öğretmişti. Gözlerini bir anlık kapatıp dinlemeye çalıştı. Eskiden bu odada yalnız değilken yaptığı konuşmayı duymak istiyordu. Bir gülüşün hayaletini yakalamak istiyordu içten içe. Anlamsız diye düşündü. Kaybolan zamanda geçmişi tekrardan hatırlamaya çalışmak anlamsızdı. Zaman her şeyi çoktan mahvetmişti. Geriye dönmek bir seçenek değildi artık. Aşkta geri dönüş yoktur. Yatağın bir ucuna oturdu. Yarattığı hasarın toparlanamayacağının farkındaydı. Kendi kalbinden bu hissi hiç atamadı. Büyük bir suçluluk duygusuyla ayağa kalktı. Odanın solukluğu onun bile üstüne çıkmaya başlamıştı sanki. Korkunun içini kapladığını fark ediyordu. Keşke diye düşündü, olduğum kişi uğruna seni kaybetmeseydim. Kelimeler boğazında düğümlenmeye başladı. Bavuluna doğru uzandı, bir hışımla açarak ilaç kutusunu aldı. Teker teker sayarak 14 adet hap çıkardı. Avcunu çoktan doldurmuştu. Tekrar yatağa oturdu. En mutlu anını yaşadığı yerde her şeye son vermeye kararlı bir adama dönüşmüştü. Susuz yutmanın ne kadar zor olacağını akıl etmemişti, biraz boğazını tahriş etti. Ama bir önemi yoktu. Yatağın sol tarafına bütün ağırlığını bıraktı. Bir rüya görmek istiyordu ya da bir kabusu bitirmek. Beklerken zaman mistik bir kavrama dönüşüyordu. Somut ve soyut imgeler kafasında dönmeye başladı. Onun yüzünü düşünmeye çalışsa da artık bu imkansızdı. Sahne kararıyordu. Perdeyi tutmanın bir anlamı yoktu. Her şey sona ermişti.
Geriye dönüş
Yayınlandı