bir hayatı yaşıyoruz yaşamasına
tazyikli sularla ömrümüzü dolduran.
bunca vakittir
yaşadığımız artık bir zaman
bize her gün unuttuğumuz dünlerin
bir başka tekrarını yaşatan
ne geçmişten bize kalan
ne de geleceğe miras bırakacağımız
takvimlerde varsa bile yapraksız
saatlerde durmuşsa da yelkovansız
şimdi kireç badanalı duvarlara baktıkça
ansızın kaybolan gür bir sesi anımsarız
ne kadar bilsek de
ayıp olduğunu ağlamanın
biz,
bazen değil
çoğu zaman böyle içlenir
içer içer söylenir, sayıklarız
daha kararmamış muğlak bir geceyi
gece olduğu şaibeli bir karanlıkta
hatırlarım
aklım gitse bile hatırıma gelir
depremleri aratan sallantılı bir günde
savrulup duran dosta kucak açamadığım
ya kollarım?
neyin üstesinden gelsin ki
altından dahi kalkamazken kendi haltlarımın...
ah ki beni
bu menzili gözükmez yollara atan
topuzsuz kantarlarda yükümü tarttıran bezirgan
ah ki beni
yürüdüğüm o bozuk satıhlarda
böyle yoldaşsız bırakan
hırslı tuğlalarla örülü han
ne kadar arzuluyorsam da şimdi
yerin dibini iştahlı bir utançla
yine de körelmem
diş bilerim hayata sustasız çakılarla
ama ne yüzüm var ki kararmamış
kırık aynalarda kendimle yüzleşsem
tutamadım ya kavlimi
kanlı da olsa
yutayım bari desem
ya yutamazsam...
ne mümkün ki dost yüzüne tükürsem
unutamam yorulduğum geceleri
her sabah yeni günü uyandırıp
tekrar tekrar kendime verdiğim yemini ben
bunca çiçek varken karşımızda filizlenen
korkmadan
tehditler savuran zemheri kışlardan
ve diyoruz ya hep insan
evet insan,
hıçkırıklarla boğuntulu da olabilir bazen
ama
yine de hiçbir göz kırağı düşüremez
yüreğimizden gelen bahara
şimdi
umudu bileyleyen uzak bir hasretimiz
olsa da bağrımızda
cemreler er geç kavuşacak ya toprağa
bunu da biliriz
bazı şeyleri bildiğimizin avuntusuyla
Farkına yeni varılmış bir yenilgiden sonra
kemiklerin etinden itilirken
burnunda tütünden bulutlar
ağzına dolan küllüğün tadıyla
ciğerlerinde dolaşırken
geriye kalan bir sen
bir de dişlerini sıkarak
kendinden bile sakındığın iraden
ki madem,
üstünde izini taşır dişlerinin iraden
sesimizde türkülenen günler
gelecek martıların kanatlarında
coşkulu genç kortejlerin sesleriyle
kocamış meydanlarda
ne kadar cılız da olsa bugün
bir ses bekleyeceğiz senden
ne içinde direngen kadınların gülüşü
ne korsan yürüyüşlerdeki gergin heyecan
rüzgarda flamalarla dalgalanan sevdamız...
Kıpırdatamıyorsa artık içindeki ümidi
Ne kalmıştır ki artık geriye senden.