onlar seni taşırlarken oradaydım
"ölüm anı" dedim
-böyle cümleler hep mavidir.-
bu devirde çok az kişi mermi taşır yanında
senin sürekli böyle gitmene gerek yok,
der gibi kara.
ben uğurlayamadım seni
çünkü içimde bir girdap vardı.
onlar bir daha hatırlamadılar seni,
çünkü unutmak vardı.
yirmi dokuz yerinden kovuldun,
bu yalnızlık hep böyle.
şehir ışıkları ki yıldız kere gözlerin
sen sevmeyi bilirsin,
ama dedin ki girdaba düşeyim.
düşmeler kaldı, kovuldu uykular.
içimde benden daha çok eskidin,
her gece bir duvar gölgesi kaldı ardında.
susmaz ki duruldun diye sokaklar.
ilk sapaktan sen sola dönerken omuzlarda,
ben zaten ilk sapakta öldüm.
ellerimde ağzına söyleyeceğim sözlerim.
"bir denk gelelim, bir yıldız daha düşüreceğim" demiştim.
söylemedim, ilk sapakta öldüm.
göğüm artık yıldızsız.
sen gittin az önce,
beş yıl on buçuk ay gibi gizlice.
sen gittikçe burada saatte bir vazgeçer
trenler yetişmekten
huzursuzlanma kalk gel.
öğle trenine yetişirsin.