gök yeşil düştü fikrime insan olunca

çocukluk tutuştu avucumda

bir okul çitinde bir baba sesinde

hercai öykümde başattı hürlük

sevmek biraz telaş biraz kalp ağrısı

sevmek diz boyu kar ve tipiydi


o zaman ince bir ipe dizerdim günleri

bezenirdi günler geceler peyderpey

miskin adetler çatınca kaşlarımı

çekerdim kahrını kaba etlerimin

uful uful erirdi haz hayallerimde

uful uful sönerdi her ateş bende


güneş içimde parlardı sıkı sıkı

sokağın hemen başı evin önüydü

mahallenin neşeli bir tarafıydı

sevgimin merkezi dünyamın ilki

ölüm oyunu muydu neydi yaşamak

art arda yutkunduğum bunca sevmek

art arda alıştığım bunca gitmek


gül yapraklarıyla yunardım zamanı

mefluç bir parça düşerdi ciğerlerime

bir hükmüne varamazdım o aşklarımın

ne kadar bulaştı yarası benliğime

ne kadar büyüdü sivilcelerim

ihanete muttali miydi ergenlik

menşei iyilik ve kötülük değil miydi

saf temiz berrak düşüncelerimin

saf temiz berrak hayallerimin


güldüm bile bile insan olana

uğradım diri diri bir delişmene

entipüften yaşadım entipüften

öldüm yaşarken can vere vere

ölürken aşık oldum tatminsiz etlere

sonsuzluğu bu denli arzulamazdım

belki bilsem kalbim ne kırılacak

belki bilsem kalbim ne yorulacak