Telâşı yok aslında, artık hayatta.
Çekildi köşesine beklemekte, sebatta.
Pişmanlıkları kaldı geçmişteki hesapta.
Çiçeklerini sever bahçesinde inatla.
Sâkin hallerini pişirmiş kısık ateşte,
Yanmıştı zamanında o da kor ateşte,
Tebessümü tarif ediyor hep keşke,
Umudu cebinde, yeşerecek güneşle.
Mis kokar o çiçekli penceresinin kenarı,
Aşk’a açılır bahçesinin her yanı,
Kim bilir nerede o çiçeğine konacak arı?
Aşk-ı muhabbetine karıştırsa o balı.
Zehirdir iğnesindeki o acı.
Bilir ki hayat bu, bir tatlı bir acı.
Yorulmaktır yaşamak, ki ağır sancı.
Sev sevebildiğini Bella, herkes yalancı.
Durgun suları sever o göl güzeli,
Gün batımında suya batırır Güneşi.
Kadehinde şarabı, gülüşü ve neşesi...
O artık Aşk’a âşık, işveli ve cilveli.