31.12.2024 günündeyim ve hepinize bu son aralık gününden selamlarımı iletiyorum. Selamlar. Neler yaptım bugün, yani dünü kastediyorum ama selamım son güne dahil efendim. Uzatmadan anlatıp yatayım, peki. Bir ara uyandım erken sayılabilecek bir saatte, gözümün önüne 9:20 geldi diyebilirim. Kalkmadım tabii ki, kalkılır mı o saatte? Bekar ve izinli bir adamım ben, uzattıkça uzattım. Taaa ki hapşırmaya başlayana kadar. Bu eylemde son zamanlarda belli etmeye başladı kendini, yatıyorum sıcak yerimde ve mevzuyu uzatınca hapşırmaya başlıyorum. Sonra nasıl kalkıyorum ama bir görseniz, apar topar. Sırtıma bir hırka, yatağıma çeki düzen, yüzüme soğuk su, saçlarıma şekil, sabahın olmazsa olmazı cigaram veee dilimde duam ile günaydınlaaar günaydınlar. Açılın perdeler; ama güneş yok! Olsun, açılın perdeler. Açıldı. Bir sabah böyle olmalı yada uyanış mı demeli? Karnımın açlığından sebep hızlıca hazırlandım, saat 12:00 olmadan yemeğe yetiştim. Emin amcaya selam ve yine reddedildim. Tek öğün yiyormuş ve dün tansiyonu fırlamış yukarı, gelmedi. Yemeği uzun uzun yedim, arzu ve isteklerimi soranlara teşekkürle direndim ama çaya yenildim. Han kapısından çıktım sigarayla. İki kapılı bir handı burası; türküdeki gibi. Çıktığım kapıdan içeriye bakıyorum, girdiğim kapı da tam karşımda ve bazen dalıyorum, türkü dimağımda. İnsanlar vızır vızır, han sanki arı kovanı. Sağımdan bir adam geliyor saçları turuncu ve uzun, değişik bir tip. Onu evvelden tanıyorum elbette, yazılarıma konuk olmuşluğu var ama haberi yok. İnsanların arkasından konuşmuyorum ama arkalarından yazıyorum; Allah affetsin. Yeni tuttuğunu düşündüğüm dükkanını açıyor, sadece bir bakış atıyoruz birbirimize. O turuncu kepenkten içeri, ben ise han kapısından. Bardağımı bırakıp ayrılıyorum. Güzel manzaralı bir yer arıyorum kendime, eski yerlerimden başka aklıma neresi gelir ki? Denize nazır bir işletmenin en güzel masasına kuruluyorum, şimdilik tek müşterisi olmakla şerefleniyorum. Daha önceden uyarılmıştım aba altından "iyi masada oturup tek bir çayla geçiştiremezsin" ama buzları erittiğimizden sebep şimdi para bile almıyorlar benden, garip. Okey oynamaya davet ediyorlar, soğukta oturma gel diyorlar. Üşüyecek kadar üşümedim ve okeyden de anlamam, iki satır bir şeyler karalayıp manzarayı izleyeceğim o kadar. Teşekkürlerle direniyorum ve ayrılıyorum mekandan. Trafikte hızlı kullandığımı fark ediyorum motosikleti; biraz adrenalin. Yerinde yapayım öyleyse diyerek soluğu go kartta alıyorum. Kendi kıyafetlerim ve kaskımla oturuyorum araca. Pist ıslak dikkatli olun diyor; peki. Hızla ve dikkatle sürüyorum. Fren yaparken bile gaza basıyorum. Pist gelmeyeli epey bozulmuş, seke seke gidiyorum. Dermanım kalmıyor artık ve sonunda birisi çıkıyor ve yanaşıyorum; pit stop. Ter içindeyim, parmaklarım, bileklerim ve avuçlarım ağrıyor. Artık motosiklete güvenle binebilirim, gaz açacak dermanım yok. Köylere doğru sürüyorum bir dağ havası alayım, ferahlayayım diye. Şehre döndüğümde son ödülüm olarak bir yemek tertip edeyim dedim evimde ve kasaba gittim. Bu kasap başka kasap, ilginç adam vesselam. İnsan okumaya çalışıyor, tahminlerde bulunuyor, görüyorum diyor ve … seni çok seviyor diyor. Biliyorum ve gidiyorum. İyi geceler. 01:20
Günden Heceye.
Yayınlandı