75. Gün


Hava soğuk

İnsanlar soğuk 

Düşler soğuk

Umutlar soğuk.


77. Gün 


Karlı bir güne uyandım bu sabah. Dizlerime kadar, gırtlağıma kadar karlı bir sabah. Soğuk. İnsanı buz dağına döndüren bir soğukluk var. Ruhuma işliyor.


Şaşırıyorum bazen. Duygular ne çabuk değişiyor, mevsimler ne çabuk, insanlar ne çabuk... Yalnızca keder veren şeyler değişmiyor. Onun dışında her şey dönek, her şey yanılgı, her şey kırıklık...


Yeni bir haftanın ve aynı zamanda yeni bir hüznün de ilk günü.


78. Gün


Olumsuzluklar, her zamanki gibi çat kapı girdi içeri. Günler geçmiyor ve iyi hissetmiyorum. İnsanın kendisini ait hissetmediği bir yerde yaşaması ne zormuş.


Düşünüyorum, yokum. Sıkılıyorum, yokum. Seviniyorum, sigara yakıyorum, çığlık atıyorum, yine yokum. Bu soğuk, bu karlı dağ başında varlığımı hissedemiyorum. Huzursuzluğumla kavga bile edemiyorum artık. Yorgunum.


Güzel günlerimin gözlerinden öperim. Nereye kayboldunuz böyle?


79. Gün


Elektrikler gitti. Dışarıda kar, fırtına ve olabildiğince karanlık. En yakın ev elli metre uzakta. Şebeke pek yok. Dışarıda köpek havlamaları. Uçurumun kenarında bir lojman, içinde bir yalnız ben. 


Fırtına çatıları uçuracak kadar sert esiyor. Soba en sıcak noktasında. Çay içmekten şişer hâle geldim


İnsanın kendisi ile bir başa kalması bazen ne kötü. Kafanın içinde milyon tane ses, milyon tane hatıra dönüp dönüp başa sarıyor. Sorular, susuşlar, dalışlar, kederler...

Nasıl dayanılır ki bütün bunlara? Nasıl dayandılar ki öncekiler?



80. Gün 


Mandalina kabuğundan küllük yapıp sigara küllerini içine döküyorum. Bir şarkı çalıyor, yıkıcı. Dışarıdaki fırtına sesi dinmiyor, içimdeki de öyle. Saat bir oldu. Sonra üç. Sonra dört, beş...

Böyle böyle varıyorum sabaha. 


Ne müthiş bir gece ama!


81. Gün


"Kayda değer bir şey yok"


82. Gün (Cumartesi Yalnızlığı)


Zaman, geçmesini beklediğimizde niçin bu kadar yavaş ilerliyor? Niçin bir saniyede yıllarca takılıp kalıyoruz?


Niçinlerle dolu bir dünya soru birikiyor yine bir gün daha geçerken.


Dağ başında tek başına kalmak, sorular içinde boğulmak... Kuruntuların, bekleyişlerin, kederlerin içine düşüp çıkamamak. Düşüp kalkamamak. Cesareti kaybetmek, umudu yitirmek, kurulup kurulup yıkılan düşleri teselli etmek... Anlatamamak, susmak, cigara yakmak ve bir şarkının kanatlarına takılmak. Bir rüyadan korkuyla uyanmak.


Küller içindeyim.


84. Gün


Her şey bir bir düşüyor; maskeler, şapkalar... Her şey bir bir düşüyor; yıkılmaz kalelerim, sonsuz sandığım sevinçlerim, ünitelerin, inançlarım, aşklarım, her şeyim...


Tutunmaya çalıştıkça daha da kopuyorum.



85. Gün


Ne anlatılabilir? Neyi anlatabilir? Nasıl anlatabilir? Suskunluğun kalesine çekilen, neyi anlatabilir?


86. Gün


Bütün şıklar yanlış.


87. Gün


Gergin ve huzursuzum. Bir şey kırılmış besbelli. Kalanları da kendi ellerimle parçalamak istiyorum. Parçalamak ve yok etmek. Yaşamım büyük bir huzursuzluktan ibaret. Son keyif dallarımda çürüyor. Kitaplar, filmler, şiirler, sigaralar...

Her şey anlamını kaybetmeye başladı. Her şey hızlıca yokuş aşağı iniyor, ben iniyorum, umutlarım iniyor.


97. Gün


Bir şey koptu benden

Kimseler yoktu etrafta

Gece henüz gitmemiş

Bütün yıldızlar sönükken 


Bir şey koptu benden, herkes uykudayken.


98. Gün


İçimde bir intihar olayı gerçekleşti.


99. Gün


Anılar, bir alacaklı gibi insanın gırtlağına yapışmışken yaşanılabilir mi?


103. Gün


Sonlara doğru gelirken zorluklar güzel gelmeye başlıyor.


106. Gün


Heves kadar çabuk solan bir duygu daha yok. Bir an coşkunluk şiirleri, hemen ardından keder türküleri...



111. Gün


Kararlar içinde, kararsızım. 


112. Gün


Yine tek başına kaldığım gecelerden biri. Burada, bu dağ başında, ilk kez tek kaldığım günün korkusunu üzerimden attım ve alıştım da buna. Sanırım burada kalmaya da alıştım. İçimdeki kaçmak, gitmek istediği biraz dindi. Evet dindi. Sonuna geldim diye mi? Yoksa yeni bir hayatın belirsizliği ve zorluğunu göze alamamak mı? Bilmiyorum.


114. Gün


Ders başlamadan Velat dışında herkes gelmiş bile. Sınıfa giriyorum, bir neşe yumağı. Sobayı yakıyoruz. Çayı koyuyorum. Çocukları sobanın etrafına çember yapacak şekilde dizip masal anlatıyorum. Dışarısı buz, biz sobanın etrafında, sımsıcak bir şekilde. İnsan daha ne ister ki diye düşünüyorum.


Yavaştan sona gelmenin hüznü, çocukları bırakıp gidecek olmak, yeni bir hayat ve zorlukları...

Bir sigara, bir sigara daha...


116. Gün 


Filmler, şarkılar, halaylar ile keyfimiz yerinde. Dışarı çıkıp yeni aldığım top ile biraz futbol oynayalım dedim. Daha ilk dakikasında Bedirhan'ın ters vuruşuyla top uçuruma gitti. Bahara kadar kimse bulamaz muhtemelen. Kısa sürdü ama kimin umurunda? Her şey o kadar güzel, o kadar güzel ki...


117. Gün

Üzünç...