O Çocuk
Mesela nedir bizi hayatta tutan?
Dünden beri bunu düşünüyorum.
Arabam bozulup yolda kalınca babamı aradım, uçarak geldi, biliyorum, hep gelir.
Arabayı tamirciye götürürken bahsetti, yan evi satıyolarmış, o çocuk ölmüş dedi. Dedim hangi çocuk? Bayağı yan evde oturan komşumuz, gencecik bir aile babası vardı, o ölmüş. Nasıl ya? İnsan bir an olsun algılayamıyor söyleneni. Ölmüş. Bayağı artık yok. Genç karısı ve ortaokul çağındaki çocuğu da evi satışa çıkarmışlar. Daha geçen sene taşınmışlardı... Köpekleri sürekli bahçemize ya da sokağa kaçıyordu. Ben de haber veriyordum nereden gittiğini. O kadar tatlıydılar ki kimseyi umursamadan eğlenmeye çalışan bir köpek ve arkasından kovalayan sahibi. İzlerken bayağı eğleniyordum. Bir thanksgiving gününde evde kalorifer sistemi yüzünden göz gözü görmez duman olduğu için itfaiyeyi çağırmıştım. O kadar korkmuştum ki. Yalnızdım. Dışarıda soğuktan ve korkudan titrerken kafamın yanında beliren bir sesle sıçradım. Korkutmak istemedim, iyi misiniz diye sordu. Evde kimse var mıydı, bir şeye ihtiyacınız var mı diyerek gitmişti. Koskocaman mahalleye onlarca gelen itfaiye ve polis arabasına her gün selamlaştığım kimse çıkmamıştı (Emindim ki camdan izliyorlardı.) ama o bey gelip sormuştu. Bu olay beni çok etkilemişti çünkü ihtiyaç anında kapısını çalabileceğin birinin yakınımda olduğunu anlamıştım böylece. Enteresan bir ülke burası. Çalabileceğin kapı yok denecek kadar yok. O yüzden bunlar değerli şeyler.
Evet motoruna atlayıp hızla uzaklaşan gencecik, insan canlısı, yardımsever komşumuz gencecik ölmüş. Geçenlerde bahsettiğim Ben amcanın ölümü beni başka yerden vurmuştu. Ama şimdi yanı başımda yaşanan trajediden bihaberdim. Gerçi haberim olsa ne yapabilirdim. Umarım genç ruhu huzur içindedir. Genç ölümler her zaman daha çok tahrip eder kalanları. İnsanın doğumuyla birlikte, bu algıya sahip bir canlı olarak öleceği günü bilmeden ama öleceğini bilerek yaşaması ne büyük bir lanet değil midir sizce de?