Begonyalı çiçekleri artık yok Asuman hanımın
Ne de ince hortumlu yeşil ibriği penceresinde
Şiir yazmayı unutalıysa ben çok oldu
Lanetlendim en büyük adıyla tanrının
Işığına hiç ayak basılmamış
Bir sokak lambası artık tek gördüğüm
En yüce camdan anlamları kırık
Senelerdir toprağın içinde
Onu aydınlatmayaysa yürek ister
Ey yıllar önce nöbete durmuş ölümüne susamış asker
Yak lambalarını
Ne tadı var şehrin ne tuzu artık
Ne o kişi eksik ne de başka bir hüzün
Öyle
Hiçbir beklentisi kalmamış şehrin
Hiçbir şeyden
Herkesse her şeyle küs
Herkesin alacağı var herkesten
Hürriyetini ve özgürlüğünü
Ve ben artık korkmuyorum
Sevmekten korktuğum kadar
Hiçbir şeyden
Yaşamış ya da yaşamamış
Bir şekilde yaşamayı başarmış
Şehrimin insanları
Tezatlıklarla dolu bir bilmece
İçlerinde bin endişe
Gündüzleri gündüz geceleri gece
Bakıyor pencerelerden güneşe
Ruhlarının alev parçaları
Ve şu yaprakları sonbahardan bozma
Yaşlı ağaç
Kemikleri soğuk ama yaprakları
Alevler gibi şen şakrak
Güz geldi
Bulutlar ağladı ağlayacak
En sert toprakları tatlı bir öpücükle yumuşatarak
İnandırarak huzuruna yeryüzünü
Kuşları böcekleri ve saksıları
Osman Erbil
2021-08-11T23:32:42+03:00En sevdiğim ve ilk ezberlediğim şiirimdir :)
Osman Erbil
2021-08-11T23:31:10+03:00Eyvallah :) yazarken çok zorlandığım çok uğraştığım o ulaşılması zor acılarını çektiğim bir şiirdi. Tabii ki kelimeler bir noktada anlamlarıyla beraber dökülse de bir çok parçayı birleştirmem kimi fazlalıkları törpülemem gerekti.
Haneke
2021-08-11T22:54:38+03:00Güzel bir şiirdi. Keyifle okudum.
Osman Erbil
2021-08-11T20:30:31+03:00Teşekkür ederim Neslihan hanım. Sizin de kalbinize gözlerinize sağlık. :))