sen şehrin balkonlarından
kahrından ve çemkirişinden arınıp yürüyeceksin
işte kendini duvarlardan atarak ölen her şey
her anı ve sus çektiğin ağız duracak
bilmeyecek
-olsun
“nasılsın, kalbin nasıl?”
*zeynep a.
aklımda çivilenerek kemik bağırtan o pusla
“boynun yedi yerinden kırılsın” diyen ninemi
yedi dakika taşıdım omzumda ağlamadan
-bu yeterdi
çido mahalleye geldiği ilk gün kalbime dedim;
sever misin yarına mı bırakırsın?
on sene geçirdi kavgamla kalbim.
-bitmedi eminim
onu severek. jiletler çekerek omuzlarına.
hepimizi o yaşta kanla tanış kılarak. ne anladın
ne anladın. o çizikleri atıp ah etmekten
ve pencere diplerinde avrat beklemekten. buna ağla.
sen bizim hayatımızı diktin kesiklerine.
herkesin kalbine ucu kırık bıçak sürten o şehrin kışı vardı
hatırla
açmadığın telefonların. uyanmadığın alarmlar
-seni sevdiğini söyleyen kadının sana bakmayan ağzı. açılmayan gözü-
bunu ben de hatırlıyorum
ankara’da. her şeyini toplayıp seni dışında bıraktığı valiziyle.
-seni sevmedi eminim
hayır ne desem bir şarkı olmayacak ve çalmayacak
ağlarken pervazlara kıstığın gözlerinde bir keman
böyle romantik olma!
olma yapma çiçeklerden bozma ceketli adamlar gibi
karşıdan karşıya geçerken ışık bekleyen
hayatından onlar geçerken bekleyen
teninden geçerken bekleyen
ve bekleyen
olma!
soğukta büzüşüyor etin kemiklerine yaslanarak
o şehre hangi mevsim gelirse gelsin hep kış oluyorsun.
hangi harf olmadan hayatta kalamıyorsun
ve düşün hangi sesi özlüyor kulakların meşrepli gecelerde
sıcak yatağında aksayarak.
Server Fethi
2023-10-31T21:55:58+03:00Sevdim. Kaleminize sağlık.