Sonra, varlıklı bir adam konuştu:
"Bize vermekten bahset."
Ve o cevap verdi:
*
"Sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
çok az şey vermiş olursunuz;
Gerçek veriş, kendinizden vermektir.
Çünkü sahip olduklarınız,
yarın ihtiyacınız olabilir
diye saklayıp koruduğunuz
şeylerden ibaret değil mi?
*
Ve yarın, kutsal şehre giden hacıları
takip ederken, kemiklerini,
iz bırakmayan kumlara gömen
fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?
*
Ve ihtiyaç korkusu da,
ihtiyaçtan başka bir şey değil midir?
*
Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?
*
Çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler,
bunu gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,
ki bu da armağanlarını yararsız kılar.
*
Ve bazıları vardır ki,
çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.
*
Bunlar hayata ve hayatın definesine inananlardır,
ve kasaları hiç boş kalmaz.
*
Bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.
*
Bazıları ise ıstırap içinde verirler
ve bu acı onların vaftizidir.
*
Ve bazıları vardır ki,
ne vermenin acısını hissederler,
ne sevinç ararlar,
ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;
*
Onlar, şu vadideki mersin ağacının
kokusunu salışı gibi verirler.
*
Böyle kişilerin ellerinde Tanrı dile gelir
ve onların gözlerinden Tanrı, dünyaya gülümser.
*
İstendiği zaman vermek
güzel bir davranış olabilir;
fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek
çok daha anlamlıdır.
*
Ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak,
veriş olayından daha fazla sevinç getirir.
*
Vermekten alıkoyacağınız
herhangi bir şey olabilir mi?
*
Sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.
*
Öyleyse şimdi verin ve vermenin hazzını
mirasçılarınız değil siz yaşayın.
*
Çoğunlukla şöyle dersiniz:
'Vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'
*
Ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür,
ne de çayırdaki sürüler.
*
Onlar, saklandığında çürüyecek olanı,
yaşayabilsin diye verirler.
*
Herhalde kendisine günler ve geceler
verilmesini hak eden bir kişi,
sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.
*
Ve hayat okyanusundan içmeye
hak kazanmış bir insan,
sizin küçük ırmağınızdan da
bir bardak su alabilir.
*
Faydasından öte, kabul etmenin
gerektirdiği cesaretten ve güvenden
daha büyük bir değer var mıdır?
*
Ve siz kim oluyorsunuz da,
onların göğüslerini yırtarak
gururlarını korunmasızca ortaya seriyor,
sonra da onların değerlerini örtüsüz
ve gururlarını utanmasız
olarak değerlendiriyorsunuz?
*
Önce kendinizi vermeye hak kazanmış
ve verme olayında bir aracı olarak görün.
*
Çünkü gerçekte her şeyi veren hayattır
*
ve siz kendinizi bir verici olarak
belirlediğinizde, sadece bir tanık
olduğunuzu unutuyorsunuz.
*
Ve siz alıcılar,
ki hepiniz bu gruba dahilsiniz,
ne kendinize ne de size verene
bir boyunduruk yüklememek için,
hiç bir minnet hissi taşımayın.
*
Bunun yerine, armağanları kanat yaparak,
verenle beraber yükselin;
Çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,
annesi özgür yürekli dünya,
babası evren olan cömertlik olgusundan
şüphe etmek demektir.."