Durup bir düşünelim. Hangimiz ötekiyle aynıyız? Saç rengimiz, gözlerimiz, boyumuz ya da kilomuzun benzerliğinden bahsetmiyorum. Zihnimizdekilerden bahsediyorum.
Mesela senin şu an düşündüğün şeyi kaç kişi senin gibi düşünüyor olabilir? Kaç kişi ile aynı olaya tıpa tıp aynı tepkiler veriyorsun? Ya da kaç kişi ile hayallerin aynı? Benzerlik olabilir. Mesela benim hayallerimden biri karavanla gezmek. Ülkede tahmini kaç kişi aynı şeyi istiyordur? Ben söyleyeyim: fazla kişi. Ne yani, şimdi bir grup kişi karavan almak istedi diye aynı hayale mi sahip olduk? Tabii ki de hayır. Benim hayalim karavanla ülkeyi gezmektir, başkasınınki yurt dışını, bazısınınki ise sadece bir bölgeyi. Ben kışın gezmenin hayalini kurarım öteki yazın hayalini. Yani aynı şeyi istemek aynı hayali kurmak demek değildir. Bunun gibi çoğaltabilirim seçenekleri. Ama anlatmak istediğimi anladığınızı varsayıyorum.
Aynı değiliz. Sen benden farklısın. Ben ötekinden farklıyım. Birilerine benzeyemeyecek kadar farklıyız. Bu farklılık zihnimizdeki düşüncelerden kaynaklanıyor. Hiçbirimizin zihni aynı olmadığına göre neden gruplaşıp diğer grubu ötekileştirmeye çalışıyoruz?
Neye güvenerek?
Ben söyleyeyim. Çoğunluğa. Çoğunluktan biri olduğumuzda korkacak bir şey kalmıyor. Çünkü toplumun algısı bu şekilde çalışıyor, büyük bir kitleyle beraber hareket ediyorsan sorgulanmazsın. Çoğunluktan olunca azınlığı ötekileştirmek, yok saymak, görmezden gelmek kolay olur. Peki ya sen de azınlık olsaydın? Dinin, ırkın, cinsiyetin ya da cinsel yönelimin azlınlıktan olsaydı yine bu şekilde mi davranacaktın? Ötekileştirilen sen olsaydın?
Çoğunluktan biri olman sana artı değer katmaz. Aynı azınlıktan olmanın değer kaybettirmediği gibi.
Peki sen kim olduğunu sanıyorsun? Biz kim olduğumuzu sanıyoruz? İnsanlara bir grup insanı yok sayma hakkını birinin vermesi gerekiyor. Bu hakkı kim, kim olarak insanlara tanıyor? İnsanlar kendi zihnindekilerden sorumludur. Senin zihnindekiyle bir başkasının zihnindeki uyuşmuyor diye kimseyi suçlayamazsın. Herkesin düşüncesi farklı. Düşünce yapısı.
Düşünceleri aynı olmayan insanlar topluluğu olarak yaşanılabilir de, insanlığı olan insan topluluğu olarak aynı yerde yaşanmaz mı?
Ne kadar zor olabilir ki insanların kalbinde yer alan gerçekler baz alınarak davranmak? Duygularımız bizim gerçeklerimizdir. Ve o gerçekler bizi biz yapan asıl şeylerdir.
Bir insanı elinde olmayan sebeplerden dolayı yargılamaktansa elinde olanlarla değerlendirin. İnsanlığına bakın. Ama bu devrin insanlığına değil. Gerçek insani duygularına.
Irkçılık, bir insanı aşağılık bir varlık olma yoluna iten en önemli olgulardan biridir. Sizler insanlığınızı koruyun.