Dedim: deli gönül nedir senin derdin

Dedi: derdimden gayrıca derman yok

Dedim: kederinden kendin yere serdin

Dedi: âsiyem ben, katlime ferman yok


Dedim: yedi deryalara dek açıksın

Bazı kere uslu durur bazen kaçıksın

Ayık gözükürken kendinden geçiksin

Dedi: mey benim duracak peyman yok


Dedim: durmadan eşikte ağlardın

Gamlanıp keder hüzün bağlardın

Feryadınla hem ciğerleri dağlardın

Dedi: eşiğin öpeceğim sultan yok


Dedim: n'olmuş tozpembe rengine

Getirmedin mi kendini bir dengine

Sen katıldın mı ki Kerbelâ cengine

Dedi: yolunda olacak kurban yok


Dedim: haberin var mı nevzuhurdan,

İftar olmaksızın tuttuğun sahurdan,

Tüterdin ya güzelce, sanki buhurdan

Dedi: ne âteşi, ulan bende duman yok


Dedim: sen de düşerdin her cemrede

Şen ederdin kendini bak çok çehrede

Deryâları görürdün zerrece katrede

Dedi: sahrada boğuldum, umman yok


Dedim: sen gibisi dünya yese doymaz

Bir günü gelir de diğer günü tutmaz

Allı güllü olup kara bahtı uyanmaz

Dedi: rengi gösterir elde nişan yok


Dedim: yaşadın bir ömür bu dünyada

İyi, kötü, elmas, kömür bu dünyada

Sorsam ki "anladığın nedir bu dünyada?"

Dedi: geçici hepsi, baksana baban yok!


Dedim: anladık burası tenteli bir kafes

Gölge olduk hepimiz, işlerimiz heves

Nasip olur mu be güzel bir son nefes

Dedi: kurtulmaya başka imkan yok


Dedim: Hâki nâmlı garib biçâre

Söz vezin içinde aramış bir çâre

Yek değil her dü' sâlis'inde çâr'e

Dedi: nefsin gibi dost, düşman yok