Ölmek çözüm değil, dedi doktor. Yüzünde başka ifade, iç sesinde başka sözler var gibiydi. Gözlerimle bir süredir takip ettiğim, masasının üzerinde duran ıvır zıvırlar; kırılmış bir kar küresinin işe yaramazlığını taşıyordu. Belki gözlerim de hastadır. Gözlerim tökezlediğimin kanıtıdır. Zengin anlamlar bulamayacak kadar fakirleşti hayal gücüm. Üzerinde düşünmeye yetecek kadar zamanım var mı doktor? Bunu söyle bana. Doktorun ağzından dökülen aynı son: Ölmek çözüm değil.
İsyana kalkışmış ama yarı yolda yatışmış insanların havari sakinliğine bürünmeleri gibi değişim geçirebilsem o zaman da hayallere ihtiyaç duyar mıydım? Yürüdüğüm taşları saymazsam içim içime sığmaz, olmadık yerde taşarım. İnsanın içini açmasının da bir zamanı var, içini açıp dökmesinin de bir zamanı. Sen de kendi kamera ve cihazlarınla içimi gördün doktor. Gizlimiz saklımız kalmadı. Bu durum beni rahatsız etmedi. Duyarsızlaşmışım sanırım. Kafama kakılmış kaktüs gibi sözler canımı acıtmıyor. Belki de her iğneleyici söz beni yavaş yavaş bitirecek. Biliyorum, söyleme; ölmek çözüm değil.
Eskiden daha kolay kandırılırdı insan. Şimdi her yerde kamera var. Mucizeleri göstermek güç. Oysa surları aşıp, sırları paylaşıp pekala eğleniyordum geçmiş zamanın büyüsünde. Her şey eskiden daha güzel görünürdü gözümde. Hevesim mi kaçtı? Hesapladığım kaçtı? Kaçımda büyük adam olacaktım? Ne dedin doktor? Öldürmek çözüm değil mi? Repliğini değiştirdin bu sefer. Nasıl? Sorun kulaklarımda mı? Gözlerimde değil kulaklarımda öyle mi? Kulağım ile beynim arasındaki tümörde asıl suç öyle mi? Bak duyuyorum seni. Geldim, gördüm, duydum. Tümörün bana verdiği yetkiyle masanın üzerinde duran ıvır zıvırlardan biriyle senin kafana vurdum. Kar taneleri yerine kan taneleri saçıldı. Hemşire korkudan bayıldı. Lütfedip muayene bile etmeye gelmeyip oturduğun o masanın arkasına yığıldın. Boğuk bir sesle bana hep aynı şeyi söyledin. Daha doğrusu ben sonuncuda anladım doğrusunu. Öldürmek çözüm değil demişsin. Çok geç anladım be doktor. Ne yaparsın, duyarsız bir hastayım işte.
Ertesi gün “hastanede dehşet” manşetiyle yayınlanan haberi okumayıp geçen milyonlarca gencin arasından birkaçının şöyle bir göz gezdirip bana saydırmalarını duymayacağım. Bir canın yitmesine bir saniye ayırmayanlar suçsuz ama ben suçlu olacağım. Çağımız hasta doktor. Benim sadece kulaklarım biraz daha ağır duyuyor o kadar.