İçimden gelmiyor yaşamak sevinci

Bu dalga sesleri, deniz kokusu

Ve ötüşen yalancı çoban kuşları

Her biri ıskalıyor gönül notalarımı


İçimde mütemadiyen bir meyus

Hayatım elinde bulundurduğu son kurşunu atıp

Bulunduğu mecra yatağında can vermeyi bekler gibi

Son kurşunu iyi kullanmak gerek, ıskalamamak diğerleri gibi


Tek kurşunla dönmeyi bekler gibi

Heyhat ne de garipsin

Her an alt üst olup her an güzelleşecek gibi

Ve hayat, hayat dendiğinde mütemadiyen susmak gibi


Benim hayatım hatıra defterlerine yazılan

Birkaç kelimeden ibarettir

Fazla övünecek şeye sahip değilim esasen

Kendimle kavga eder, kendime susarım bazen


Neden yazarım işleyen bir makine gibi?

Hiç bilmem

Pas tutar oysa makineler

Ben inanırım ki, insanlar pas tuttukça artar yükler

ve yükler arttıkça yaşlanır insan


Ben nerede pas tuttum?

Yağmurlara koşarken mi?

Pamuk gibi yüreğime su toplayıp

Yüklerimi mi arttırdım?


Yağmur şenliktir ya hani

Leylaklar açtırır

Toprakları besler

Ve gökyüzüne meydan okur


Kafam karışır o vakit

Nereye bakacağımı şaşırırım

Yeşeren yeryüzüne mi?

Masmavi gökyüzüne mi?


Sevgiye ihanet değil midir?

Gökyüzünden gelen yağmurla

Yeryüzüne hapsolmak.