hayali olmayan bir insanım. küçüklüğümde bu beni rahatsız hissettirirdi, "benim de bir hayalim olsun" ister küçük şeyler kurgulardım kafamda. saçlarımın uzun olmasını hayal kurar ve her hafta gelip keserdim onları. gerçekleşirse hayalimin biteceğini düşünürdüm. ancak daha sonra büyüdüm, saçlarım uzadı; hayalim bitti. yeni bir duyguyla tanıştım, adı hayal kırıklığıydı.
hayal bile kurmazken ben, hayal kırıklığı yaşadım. bir duygunun kalbimi bu denli acıtacağını hiç düşünmezken yanıldım. neyse ki bunu az yaşadım, fazlası olursa taşıyamayacağımdan korktum. ancak bu öyle bir şeydi ki beni hep ansızın yakaladı. ansızın kıskacı altına aldı kalbimi, ansızın yaktı canımı. bu yüzden acı geçse de sızısı hep kaldı.
artık bir hayalimin olmamasından korkmuyorum ama kırıklığı da olmasın. ben kırılırsam onarırım kendimi ancak iyileşmeyi bilmez kalbim, onu kırmasınlar.
telkin etsem de kendimi biliyorum, bu hiç dinmeyecek. her daim beklenmedik bir komşu gibi çalacak kapımı ve her defasında inanacak kalbim ona, açacak kapıyı. hissedeceğim, hissetmemeyi dilediğim duyguyu: hayal kırıklığını.