İnsanlar kırıntı parçalarına takılı kalıyor. Ufak kırıntılarına takılıyorlar oysa onca mesele varken geride: Kalp kırıkları varken, can kırıkları varken, gözyaşları varken geride hayatı kesen ve geri dönüşü olmayan şeyler, iz bırakan şeyler; belki bir söz, belki bir bakış, aldanış veya en kötüsü… Kendi kırdıkları kalp. Kırıntılarına takılı kalmış insanlar var, bense yaralarda ve izlerde kaldım, bir seste, bir bakışta yaralara dönüşen. Onlar bende kaldı hep. bense hayata takıldım. Umursamazlar. Siz gittiğinizdeyse… Her şey çok geç olur artık. Keşkeye dönüşür, insanın kendi elleriyle kırdığı.
Yaralar iyileşmez ve anılar unutulmaz, onlar sadece kalır. Geride kalırlar hayatta ve sonra karşınıza çıkar bir anda ayağınıza dolaşır. Siz kurtulduğunuzu sanırsınız ama onlar tekrar önünüze çıkar. Hayatın cilvesi belki de. Hayatın kırıklarında kalanlar yaraya dönüşür insanlarca ve yaralar ize, izlerse anıya döner, anılarsa unutulmaz… Sadece alışırsınız. Daha nice alışılmış anılarda kalan izlerle yumulacak gözlerimiz ve toprak bağrına basacak insanı. İnsanlardan ve kırıntılardan uzak bir yaşamda…