Senin değiştirmek istediklerin ve sen. Senin hep isteklerin ve uğruna harcadığın şeylere tebessümün var. Sen beni anlayamazsın ki ben cenazeden geliyorum. Yarı yolda bırakmak istemiyorum ama çıplak yürüyorum çıplaklığıyla görüyorum. Yine de hiç aklımda kalmıyor aklıma yatmıyor. Her senenin farklı bir mevsimi var (belki de adını henüz koymadın). Sanki önceki sene biberi daha ucuz bir yerden getirmişler gibi acısı sahte ama hediye. Hayatı da buna benzetiyorum çoğu kez aklım başımda olduğu anlarda dalıp gittiğimde veya yürürken dışarıdaki sesleri dinleyip zamanın ilerleyişini ölçemezken. Evet şu an buna sahipsin ve bunun getirdiği sorunlar yok ama acısı sahte (gidene bir ağıt değil aslında hissettirdiği mevsimlerin değişiyor kendileri gibi sanki). Önceki sene tadını beğendiğin toz biber gibi değil. Sonra idareten kelimesi ekleniyor lügatıma. Bu ekonomide de idareten ilerlettiğimiz birçok şeyden biri. Paketli karabiber gibi az acı. Keskin acısı yok. Bayat kelimesini ekliyorum sonra. Kendin alıp öğütücünde çektiğinde farklı oluyor. Tadının keskin olacağını kokuyu aldığında hissediyorsun. Elinden işlenip geçmesi gerekiyor kısaca o iyi tadı alabilmen için keza kahve de öyle öğütürsen o ana uygun olarak taze olur bir süre. Herhangi bir duygunun, eylemin, ifadenin gündelik olarak gözlemlerle ifade edilip diline ilişmesi o anı değerli kılıyor ve bir süreliğine arkada devamlı çalan o gürültülü saatin sesini unutuyorsun. Şimdi hangi sokak sana çıkıyor bilmiyorum. Mevsimler yolunu değiştiriyor değişiyoruz. Bir sonuca varması gerekmiyor. İstediğin için istediğim için ama asla birinci çoğul şahıs eki olarak değil. Farklı mevsimlerdeyiz belki de aynı mevsim içinde dil ibaresi değiştirilen iki kişiden biriyiz. Hangimiz daha yabancı bilmiyorum. Bunun bir önemi yok. Taze bir şeyler, tadını alabileceğin şeyler olması iyi veya kötü olsa da güzel bir şeyler olmasını dilemenin önemli olduğunun biliyorum. Hayatı da, iyi uyandığım anlarda, buna benzetiyorum zamanı ölçülemez hissedenler arasında sıyrılabilir hale getiren renkli bulutlar gibi düşünceleri bir çırpıda toparlayıp yürüyüşe çıkmak yani kötü şeyler olsa da güzel şeyler olması halini dileme cüretini gösterebilmeye. Sanki hayat bunu yapıyor ve ayak uydurmak gerekiyormuş gibi hissettiriyor. "Hayat bir dizi boncuğa benzeyen haleti ruhiyeler silsilesidir ve birinden diğerine geçtikçe bunların, değişik renklerde mercekler gibi, dünyayı kendi tonlarına boyayıp sadece kendi odak noktalarına giren şeyleri gösterdiklerini görürüz," diyor Emerson ve ben bunun üzerinde ara ara düşünüyorum hala yani birkaç aydır. Sadece bir tanesine kapılmak diğerine haksızlık olur.


Bu burada son yazım olur diye düşünüyorum. Tatlı insanlarla tanıştım konuştum burada bu yüzden buna vesile olan ve sitede emeği geçen ekibe teşekkür ederim. Emeğinize, fikirlerinize ve çabanıza sağlık. Okuyan yazan çizen üreten çabalayan vazgeçmeyen her şeye rağmen devam eden bir sürü insan olduğunu görmemi sağladı burası. Aslında birbirimizin yanından geçiyoruz çoğu kez ama görmüyoruz yine de varız. Bu platformun bir amacı da eşit bir şekilde sanatın varlığını belli eden sanatı kabul eden düşünen insanları bir araya toplamak diye düşünüyorum. Dilerim marttan sonra da devam eder en azından burdaki herkes youtube üzerinden kanalınıza üye olsa bir nebze katkısı olurdu belki.