Ruhum uzun süredir daralıyor. Uzun süredir dediğime aldanmayın sakın, bu bir haftalık bir süreç. Bu bir haftalık süreç neredeyse tüm hayatıma bedel olarak düşünüyorum. Daha önce de bu şekilde iç sıkıntılar yaşamıştım ancak bu seferki farklıydı. (Her seferinde aynı düşünce.)

Daha iyi anlamanız için aklınızda canlandırmanıza yardımcı olayım. Bir koridor, iki kapı ve iki duvar var. Kapılar ardına kadar açık. Duvarlar karşılıklı, paralel ve göz alabildiğince uzun. Bu duvarlar pürüzlü, gri ve oldukça soğuk.

Duvarlar bu kadar kasvetliyken ardına kadar açık olan kapıların aydınlık, güneşli ve ferahlatıcı bir manzaraya açıldığını düşünebilirsiniz; ancak durum bunun tam tersi haldeydi. Boşluk, bir uzay boşluğu. Karanlık ve soğuk, adeta bir hiçlik. Ya da bu betimlemelerimin hiçbiri geçerli değil, çünkü hiçliği tanımlayabilecek kelimelerim yok. Mekanın genel özellikleri böyleydi.

Ufak bir ayrıntı daha var ve bu en önemlisi zannımca. Bahsettiğim bu duvarlar ürkütücü olduğu kadar can yakıcıydılar. Bu duvarlar koridoru yavaş yavaş daraltıyorlardı. Tam duvarların arasında ezileceğim dediğiniz durumda duvarlar hareket etmeyi bırakıyorlar ancak size bir hareket alanı tanımıyorlardı.

Bu durumdan nasıl kurtuldunuz diye soracak olursanız, edebiyat ve felsefe üzerine düşünerek, okumalar yaparak ve kendi kendime bir şeyler karalayarak nefes aldığımı söyleyebilirim. Böylece duvarların daralmasına engel olmuş, birbirinden daha da uzaklaşmasını sağlamıştım.